19 Haziran 2020 Cuma

Büyük Dükkanı, Şeker Portakalı ve Aklımda Hep Sen


Uzun zaman olmuş okuduğum kitaplardan bahsetmeyeli. O zaman o gün bugün olsun.

Önce “Büyü Dükkanı” ile başlayalım. Büyü Dükkanı, bir tür psikodrama kitabı. Konusu ise şöyle; istediğiniz her şeyi alma imkanınız olan bir dükkan var. Örneğin; gençliğinizi mi istiyorsunuz, alabilirsiniz; evlenmek mi istiyorsunuz, hemen; iyi bir kariyer mi oldu bilin 😊 Ancak karşılığında sıkı bir pazarlık yapmak gerekiyor. Çünkü dükkanın sahibi pazarlık konusunda epey çetin çeviz. Kitabı çok ilginç bularak heyecanla başladım okumaya. Ancak öyküler arasında ilerlerken maalesef heyecanımı yitirdim. Çünkü öyküler çok klişeydi. Kısacası ben de pek iz bırakmadı ama yine de bu tip kitaplara ilgi duyanlara tavsiye ederim.
İkinci okuduğum kitap ise Şeker Portakalı oldu. Daha çocukluk yıllarında okunan bu kitabı okumakta epey geciktiğimin farkındayım. Kitap için söyleceğim tek söz ise bayıldım. Ah o Zeze yok mu o Zeze beni çok ağlattı. Güney Amerika’da minicik bir kasabada geçen hikayede Zeze’nin zor geçen çocukluk yıllarına tanık oluyoruz.
Son okuduğum kitap ise Kürşat Başar’ın Aklımda Hep Sen isimli romanı oldu. Kitap sitelerinde bu roman çok eleştiri almış durumda. Tamam bir Başucumda Müzik kitabı gibi değil ama yine de güzeldi. Akıcı anlatımı sayesinde birkaç gün içinde bitirdim.
Keyifli okumalar…

16 Haziran 2020 Salı

Sonunda Evin Dışında


Üç ayın sonunda nihayet hafta sonu dışarı çıktım. Baba kız, Yıldız Korusu’na giderek 1,5 saatlik bir yürüyüş yaptık.

Instagramda fotoğrafımı yayınladığım zaman bir çok kişi yürümeyi hatırlıyor musun diye sordu 😊 Şöyle diyebilirim ayakkabı giymek zor geldi ama yürüyüş yapmak beni pek zorlamadı. Çünkü bu üç aylık dönemde evin içinde günde ortalama 5000 adım attım. Evet, her gün belli bir süreyi yürüyüşe ayırdım. Kimi zaman evin içinde kimi zamanda terasta bir ileri bir geri giderek ortalama 5000 adımı tamamladım. Tabi ki bunun yanında haftada iki kez spor bir kez de yoga yapmaya çalıştım. Dolayısıyla dışarı çıkınca yürüyüşte performans olarak zorlanmadım.
Yürüyüş esnasında kimseyle temas etmemeye ve özellikle sakin yerlerden yürümeye özen gösterdik. Ağaçların içinde yürümek ve toprak kokusu duymak harikaydı.
Yıldız korusunun güzelliklerine bir kez daha hayran kaldım.
Hanımelleri mis gibi koku saçıyordu etrafa.
Uzun bir süre sonra dışarda olmak güzeldi. Ancak yine de kuaföre gitmek, arkadaşlarla buluşmak, restoranlarda yiyip içmek için kendimi hazır hissetmiyorum. Umarım zamanla onlar da olur.

9 Haziran 2020 Salı

Hala Evde Geçen Günler ve Yoga Sertifikası


Efendim hala evdeyim. Evet evet, tam 3 ay oldu. Daha ayakkabılarımı ayağıma geçirip bahçeye bile inmedim. Evde mutlu mesut hayatıma devam ederken bir yandan da online platformda sosyalleşmeye başladım. Geçtiğimiz hafta sonu yoga 101 derslerine katıldım. Sene başında yogaya başladığımdan bahsetmiştim. Ancak araya pandemi süreci girince yogaya da mecburi olarak ara vermek durumunda kalmıştım. Geçtiğimiz hafta yoga eğitmeni bir iş arkadaşım online yoga kursu düzenleyince fırsatı kaçırmadım ve derslere katıldım. Dersler, yoganın mantığını anlamam ve pozların nasıl yapılacağını detaylı olarak öğrenmem açısından çok faydalı oldu. Bir de üstüne arkadaşım bir tatlılık yapmış ve bize sertifika hazırlamış. O zaman değmeyin keyfimize…
Sonra başka neler yaptım? Tabi ki mutfaktaydım yine 😊 Öncelikle ramazan ayı içinde ramazan pidesi yaptım. Çok uğraştırıcı olduğunu söylemeliyim. Ancak lezzeti fırından aldığımız pideye epey yakın oldu.
Sonra ağzımız tatlansın diye supangle yaptım.
Bir de fırında kıymalı patates.
İşte evde günler böyle böyle geçiyor…