12 Haziran 2019 Çarşamba

Bayramın Ardından

Bayramı ailece İstanbul’da geçirdik. İstanbul çok boştu, oh rahat rahat gezdik diyemeyecem çünkü İstanbul pek de boş sayılmazdı. Bayramın 2.günü halama bayramlaşmaya gittik ve eve 1 saatte döndük. Ancak tabi ki tatilde olmak yine de güzeldi 😊

Bayram arefesinde yarım gün çalıştım, işleri biraz toparladım. Akabinde ise bayram tatlısı hazırladım. İlk kez denediğim cevizli, tahinli tatlı gayet güzel oldu.
Sonrası ise klasik bayramdı. Bayramlaşmalar, hoş sohbetler, evde boş boş takılmalar…vs.

Tatil içinde bir günü de Rumelikavağı’na ayırdık.
13-14 yaşlarımda bir çocuktum…Hemen hemen her hafta sonu Rumelikavağı’na balık yemeğe giderdik. Arabanın arka koltuğunda oturur, babamın teybe koyduğu kasette çalan şarkıları dinlerdim. Ben hangi kasedi (evet o zamanlar kaset vardı) dinlemek istersem babam onu koyardı. Çünkü bu balık ritüelinden keyif aldığım tek nokta arabada müzik dinlemek ve dönüş yolunda alınan dondurmaydı. Balık sevmiyordum (yemek yemeği sevmiyordum o ayrı konu), yer çok uzak geliyordu ve restoranda da acayip canım sıkılıyordu. Yaşım büyüdükçe balık ritüelimiz azaldı. Ancak uzun yıllar sonra bir gün yeniden Rumelikavağı’na gittik. O gittiğimiz gün kavak gözüme o kadar hoş göründü ki…Sessizlik, yeşil doğa, taze balık, lezzetli midye ve kalamarlar….her şey çok güzeldi. Anladım ki yaşa göre insanın beğenileri de değişiyor. O günden beri yine sık sık kavağa kaçar olduk.
Bu gidişimizde de yine manzaralı bir masaya kurulduk ve lezzetli balıkları, midyeleri yuvarladık. İyi ki hala İstanbul’da böyle kaçış noktalarımız var.

3 Haziran 2019 Pazartesi

Pilav Günü ve Kethüda Hamamı’nda Bir Sergi


4 sene boyunca ama zorlanarak ama eğlenerek gittim oraya. Bazen dikkatimi tahtada ders anlatan hocaya verdim bazen de pencereden uzanan derin maviliklere dalarak hayaller kurdum. Tam 20 sene oldu oradan ayrılalı. Ama her şey sanki dün gibi…Okulumdan, Kabataş Erkek Lisesi’nden bahsediyorum.

Ramazan öncesi lisemin pilav günü vardı.Pilav gününe katılarak hem eski arkadaşlarımla hasret giderdim hem de keyifli bir gün geçirdim.
Pilav sonrası ise lise arkadaşım Fulden ile okulun çok yakınında olan bir sergiyi ziyaret ettik. Sergi, Ozan Ünal’a aitti. Ancak itiraf etmek gerekirse sergiden ziyade eserlerin bulunuğu lokasyon ben de merak uyandırıyordu. Serginin olduğu yer -Kethüda Hamamı- bir Mimar Sinan eseri ve ben daha önce hiç görmemiştim.
Hamama girerek sergiyi gezmeye başladık. Ozan Ünal’ın Bir Varlık Bir Yokluk isimli sergisi demirden yapılmış çeşitli heykellerden oluşuyor.
Hamamın odaları arasında ilerledikçe farklı kompozisyonlarda heykeller görmeye devam ettik.
Sanatçıyı internetten incelediğimde çalışmalarının çoğunun demir üzerine olduğunu gördüm. Bu sergi de bunlardan biriydi.
Böylece hem arkadaşlık, hem tarih hem de sanat dolu bir gün sona ermiş oldu.