30 Haziran 2022 Perşembe

Ortaköy’den Bebek’e

Hafta sonu anne kız günü yaptık. Neredeyse tüm günümüzü Ortaköy - Bebek arasında geçirdik. İlk durağımız Ortaköy’dü.

Önce Büyük Mecidiye Camisinin önünde turist pozu vererek fotoğraflar çekildik. İstanbul’a ilk defa geliyormuşçasına ben onu çektim o da beni, yetmedi bir de selfie yaparak fotoğraf çekimini tamamladık.

Sonrasında incik boncuk tezgahlarının arasında kaybolduk.

Ortaköy demek kumpir demek değil de nedir? Bu sefer kumpir yemedik ama bir dahaki sefere yiyelim diye kararlaştırarak Arnavutköy’e geçtik.

Arnavutköy, boğaz hattında en sevdiğim semtlerden biri olabilir 😊

Hele arka sokakları… Dar sokaklar, cumbalı ahşap evler…hepsi birbirinden güzel.

Ara sokaklardan birinde karşımıza çıkan bir balıkçı.

Sokakları eni konu gezdikten sonra kahve molası vermek için Le Pierre’e gittik. Pandemi boyunca dışarda tek bir fincan kahve dahi içmediğimiz için bu bizim için heyecanlı bir deneyim oldu 😊))

Hem kahvemizi içtik hem de bol bol sohbet ettik.

Vee son olarak da Bebek yolları… Manzara çok güzel değil mi?

Bebek’e kadar gitmişken “Mini” bir dondurma aramız oldu.

Güzel manzara, deniz kokusu, bol yürüyüş ile günü sonlandırdık.

24 Haziran 2022 Cuma

Çok Özlediğim Yerde, Tarihi Yarımada’da 😊

Pandemi günlerinde en çok nereye gitmeyi özledin diye sorsanız kuşkusuz tarihi yarımada derdim. Curcunalı sokakları, yüzlerce yıllık hanları, çarşıları, damak çatlatan lezzetleri ile tarihi yarımada hep burnumda tüttü. Veee sonunda kavuştum. Eminönü’den başlayan bir tur gerçekleştirdim. Bu arada ben hala maske kullanıyorum. Sanırım o kalabalık Eminönü’nde maske takan tek kişi bendim 😊

İlk önce deniz kenarından merhaba dedim Eminönü’ne.

Sonra Tahtakaleye girdim. Sanki ilk defa oralara uğramış bir turist mutluluğu ile Tahtakale’yi dolaştım.

Ardından tabii ki Kurukahveci Mehmet Efendi… Artık Kurukahveci Mehmet Efendi’nin kahveleri birçok markette satılıyor ama buradan taze çekilmiş kahve almanın keyfi başka.

Mısır çarşısı…

Mısır çarşısı mı yoksa Kapalıçarşı mı derseniz benim favorim Kapalıçarşı ama Mısır çarşısının da rengarenk tezgahları görülmeye değer.

Sonra başladım Mahmutpaşa yokuşunu tırmanmaya. Kapalıçarşıya gideceğim ama önce başka bir yere uğramam lazım. Neresi mi? Elbette Şahin Döner. Nasıl özlemişim ekmek arası, soğanlı dönerini. Önce gittim ellerimi yıkadım, sonra elimi bolca dezenfektanla pıspısladım ve akabinde yarım ekmek döneri afiyetle yedim.

Son olarak da Kapalıçarşı…

Her köşesi ayrı güzel olan bu beş yüz yıllık çarşının sokaklarını arşınlarken maalesef kötü bir sürprizle karşılaştım. Kapalıçarşı’da kahve içmekten en çok keyif aldığım mekan Şark Kahvesi el değiştirmiş. Varaklı aynalar ve koltuklar, üniformalı garsonlarla eski halinden epey uzaklaşmış. Yeni halini hiç beğenmedim. Oysa eskiden ne kadar farklıydı. Keşke bazı klasikleşmiş yerleri koruyabilsek. 2014 yılında Şark Kahvesi için yazdığım yazıya göz atmak isterseniz buyrun linki http://yasamizi.blogspot.com/2014/01/smscak-bir-mekan-sark-kahvesi.html . Ben artık buraya pek uğrayacağımı sanmıyorum buradan geriye yıllar önce yazmış olduğum bu yazı kaldı.

Kapalıçarşı’da bir hediyelik eşya dükkanı…

Bir çarıkçı…

İşte Eminönü-Beyazıt hattında bir gün böyle geçti.

21 Haziran 2022 Salı

Dokusunu Kaybetmeyen Semtler

Yüksek binalarla dolmayan, yıllardır aynı dükkanların hizmet verdiği, dokusunu kaybetmeyen semtleri çok seviyorum. Beşiktaş da bunlardan biri. Çocukluğumda babamın iş yeri Beşiktaş’taydı. Bu yüzden yaşadığımız semtin dışında en çok gördüğüm semt Beşiktaş oluyordu (hoş zaten çocukken öyle fazla bir semt gördüğüm de yoktu 😊). O gün bugündür Beşiktaş ile bağım kopmadı. Aklıma estikçe hep kendimi Beşiktaş sokaklarına attım.

Geçtiğimiz hafta da yine oradaydım. Önce deniz kenarında biraz vakit geçirdim.

Sonra yüzyıllardır ayakta duran Sinanpaşa Camii ve semtin bir bölümüne adını veren Barbaros heykelini fotoğrafladıktan sonra ara sokaklara doğru ilerledim.

Beşiktaş çarşı…

Çarşıdaki balıkçılar artık bir elin parmaklarını geçmiyor. Oysa bir zamanlar ne kadar kalabalıklardı. Öyle ki balık kokusundan rahatsız olduğum için çocukluğumda buradan geçerken burnumu tıkardım.

Eeee semti sevmek demek takımını da sevmek demek 😊 O zaman kartal aşkına…

7-8 Hasan Paşa Fırını…Yüzyılı aşkın süredir Beşiktaş’ta hizmet veren bir fırın. Buraya uğrayıp bir kese kağıdına sevdiğiniz kurabiyelerden doldurun derim 😊

Veee Soydan turşuları…İstanbul’un açık ara en iyi turşucusu.

Buraya her uğradığımda hangi turşudan alacağımı şaşırıyorum.

Eveeet böyle işte….Gezip yeni yerler keşfettiğimiz ama eski yerleri de ihmal etmediğimiz günlerimiz çok olsun :)

17 Haziran 2022 Cuma

Atatürk Kültür Merkezi

AKM’ye ilk defa lise yıllarımda gitmiştim. Lisede müzik hocam her dönem bir kez AKM’de bir opera, konçerto…vs dinlememizi zorunlu tutardı. Konserden döndükten sonra biletimizi, konser broşürünü ve konser hakkında görüşlerimizi içeren bir yazıyı hocamıza teslim eder ve dönem içinde aldığımız dört nottan birini bu şekilde alırdık. O zamanlar bu iş bana acayip derecede külfet gelirdi. Onca dersin arasında kalk AKM’ye git, 2 saat dinle, üfle püfle dön. Yıllar geçtikçe o zamanlar bana külfet gelen bu uygulamanın ne kadar da teşvik edici ve öğretici bir uygulama olduğunun farkına vardım. Birincisi küçük yaşta konser ortamı deneyimliyorduk, ikincisi müzik bilgimiz artıyordu.

Lise bittikten sonra uzun yıllar bir daha AKM’ye gitmedim, tam hadi gitmeliyim dediğim zamanda da AKM tadilata girdi. Geçtiğimiz sonbaharda ise yeniden açıldı. Bu sefer de pandemi nedeniyle gidişimi erteledim ta ki geçtiğimiz birkaç hafta öncesine kadar. Bir konser, tiyatro..vs nedeniyle gitmiş olmasam da AKM’nin yeni halini enikonu dolaştım ve çok beğendim.

Hemen girişte bir hediyelik eşya mağazası var. Klasik ile modernin harmanlanmış halini içeren ürünler satılıyor.

AKM’nin en önemli bölümlerinden biri içindeki devasa kütüphane. Vitali Hakko ismi ile hizmet veren kütüphane daha çok sanat, mimari, moda gibi konularda kitaplar içeriyor.

Elimi kitaplar arasına attığımda direkt perakende üzerine bir kitap bulmam algıda seçicilik değil de nedir? 😊

Kütüphanenin en altı katı ise çalışma ortamı için ayrılmış durumda.

AKM içinde yer alan müzik müzesi de oldukça güzel.

İçinde değerli sanatçıların eşyalarının sergilendiği bölümler de vardı. Örneğin Aşık Veysel ve Münir Nurettin Selçuk ilk aklıma gelen sanatçılardan….

Leyla Gencer, Münir Nuretin ve Ahmet Adnan Saygun’un kıyafetleri…

Neşet Ertaş’ın sazı…

Ve tabii ki çeşitli enstrümanlar…

AKM’nin en üste katında ise dönemsel sergiler oluyormuş. Benim gittiğim hafta Azeri bir sanatçının resimleri sergileniyordu.

Bunun dışında Atatürk Kültür Merkezi’nin içinde sinema, tiyatro, opera salonları ve çocuklar için etkinlik bölümleri bulunuyor. Bir etkinlik dolayısıyla gitmediğim için buraları göremedim. Belki kışa 😊 Bir de içinde birkaç tane cafe yer alıyor. Etkinlik öncesi bir kahve içip, bişeyler atıştırmak için ideal olmuş.

Özetle, ben çok beğendim. Umarım önümüzdeki kış bir etkinlik için gitmek de nasip olur…

14 Haziran 2022 Salı

Çok Uzun Zaman Oldu Değil mi?

Bir seneyi geçmiş buralara uğramayalı. Önce pandemin getirdiği asosyallik sonra da işlerimin aşırı derecede yoğunlaşması buralardan uzak kalmama neden oldu. Tamam kabul, biraz da tembellik ederek yazmadım:)

Şimdi dönüp geriye bakalım ve bu yıl benim için nasıl geçmiş kısa bir özet geçelim. Öncelikle pandemi boyunca yani birkaç hafta öncesine kadar hep evdeydim. Abartmıyorum tek bir arkadaşımla görüşmedim, dışarda bir fincan kahve dahi içmedim. Bu süre zarfında inanılmaz derecede yoğun çalıştım öyle ki bazı günler dışardaki havadan bile haberim olmadı. Zaman zaman çok strese girdim zaman zaman da işleri bitirmenin keyfini yaşadım:) Böyle böyle yuvarlanıp gittim işte…

Hafta sonlarını ise yürüyüşle geçirdim. Daha çok baba kız yaptığımız bu yürüyüşlerde Emirgan Korusu ikinci evimiz oldu diyebiliriz.

Lale festivalinden….

Kış aylarında koru genelde sessizdi. Bizim gibi yürüyüşe çıkmış birkaç kişinin haricinde en büyük eşlikçimiz bu minnoşlardı.

Bir de dumanı üzerinde tüten kahvelerimiz...

Çalışma ve yürüyüşün haricinde pandemide edindiğim mutfak alışkanlığımı devam ettirdim. Yeni tarifler denemek bana çok keyif verdi.

Kitaplar okudum, evde yoga yaptım, spor yaptım, örgü bile yaptım daha ne olsun :) Şimdi yeniden hayata karışma zamanı…