Ruhi Mücerret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ruhi Mücerret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2014 Cuma

Kitaplar...

Aynı tür kitapları üst üste okumayı sevmiyorum. Örneğin; bir dünya klasiği okuduysam peşinden bir bestseller kitabı okumayı tercih ediyorum. Yani bir ağır kitap, bir çerezlik kitap gibi bir sıralama takip ediyorum. Bugün, son zamanlarda okuduğum farklı türlere ait 4 kitabı paylaşmak istiyorum.

Ruhi Mücerret : Bir Murat Menteş kitabı. Yazarın daha evvel hiç bir kitabını okumamıştım. Bu kitabı da türünü pek bilmeden bir kaç tahmin yürüterek aldım. Tahminlerime göre 70’li, 80’li yıllarda geçiyor ve türk siyasetine ışık tutuyordu. Ancak konusu beni tam ters köşeye yatırdı. Kitap bir kurtuluş savaşı gazisinin beynine chip yerleştirilmesi ve reklam aracı olarak kullanılması üzerine kurulmuş durumda. Yani bildiğiniz fantastik kitap. Her ne kadar fantastik türü sevmesem de okumakta fazla zorlanmadım. Bu arada kitabın kapağı da çok hoş. Kapakta bir tv var. Kitabı aşağı tutarsanız karşınıza Cüneyt Arkın yukarı tutarsanız Orhan Gencebay çıkıyor J
Mart Menekşeleri : Bir Sarah Jio kitabı. Sarah Jio ve kitaplarına uzun süre mesafeli yaklaştım. Ne zaman kitapçıya uğrasam çok satanlar rafında  yazarın kitapları karşıma çıkıyordu. Ancak kitaplarından birini almaya bir türlü elim varmıyordu. Benim için klişe kitaplar yazan ve best seller olan Amerikalı bir yazardı.  Neyse sonunda yazarın Mart Menekşeleri isimli kitabını aldım ve çok severek okudum. Mart Menekşeleri, akıcı bir dille ve muhteşem tasvirlerle yazılmış bir roman. Bir solukta okunuyor.
Hümeyra : Yazarı, Naşide Gökbudak. Naşide Gökbudak’ın da daha evvel hiç bir kitabını okumamıştım. İnternet alışverişimde kitabın indirimde olduğunu görerek sipariş verdim. Valla kitap kendini okutturdu ama çok da zevk vermedi L Klasik türk filmi tadındaydı. Öyle ki kitabın baş kahramanlarından birinin adı Nejat artık türk filmi bağlantısını siz düşünün J
Kırmızı Pazartesi : Gabriel Garcia Marquez kitabı. Tüm kitapları hemen hemen bir klasik haline gelen yazarın daha evvel “Kolera Günlerinde Aşk” isimli kitabını okumuştum. Kırmızı Pazartesi’nin konusu ise küçük bir kasabada geçiyor ve töre cinayeti üzerine kurulu. Ben çok beğendim. Hatta Kolera Günlerinde Aşk adlı kitabından daha çok beğendiğimi söyleyebilirim.