Bir Limon Hikayesi

Evet yazıma en uygun başlık sanırım bu. Bir limon hikayesi…Geçtiğimiz hafta 5 günlüğüne ailece İtalya seyahatimiz oldu. Napoli ve Amalfi kıyılarını gezdik. Duraklarımızdan biri de Capri adasıydı. Şu an Capri denince aklıma gelenler; limon, limoncello, limonlu kurabiye ve limonlu bir sürü şey…O yüzden bu yazının başlığına bir limon hikayesi diyebiliriz.

Gelelim Capri Adası’na…Capri, Napoli şehri açıklarında ana karaya yaklaşık 1 saat mesafede çok hoş bir ada. İki kısımdan oluşuyor; Capri ve Ana Capri. Limanda indiğimiz noktadan fünikülere binerek ilk önce Capri’ye geçtik.

Fünikülerin iniş noktasında bir seyir terası bulunuyor. Burası fotoğraf çekmek için güzel bir nokta. Biz de bu durumu bol bol değerlendirdik.

Ardından Capri’nin meydanına doğru ilerledik. Küçük, sevimli ama oldukça kalabalık bir meydandı. Dolayısıyla burada fazla vakit geçirmeden ara sokaklarda kaybolmayı tercih ettik.

Evet Capri, hep duyduğumuz gibi lüks bir ada. Pahalı butikler, lüks oteller, elit restoranlar adanın önemli bir kısmını oluşturuyor. Burada hemen hemen tüm ünlü markaların mağazalarını bulmak mümkün.

Mağazalar arasında dolaşırken Capri’ye özgü ünlü bir parfüm dükkanına denk geldik. Carthusia isimli dükkan yerel bir parfümcü. Capri’de, Napoli’de ve Amalfi kıyılarında bir çok şubesi bulunuyor. Ben de birkaç tane parfüm denemesi yaptım ama kokular bana biraz ağır geldi.

Sonrasında Giardino di Augusto yani Augusto bahçelerine yürüdük. Buraya gitme amacımız Capri’nin denizdeki meşhur kayalıkların fotoğraflamaktı.

Bahçe, bir tepe üzerine kurulu durumda ve gerçekten de tepeden deniz ve kayalık manzarası çok hoş görünüyordu. Eğer hava biraz da açık olsaydı eminim daha etkileyici fotoğraflar ortaya çıkardı.

Fotoğraflarımızı çektikten ve bahçede biraz oyalandıktan sonra tekrar Capri’nin ara sokaklarında yürümeye başladık. Burada en çok dikkatimizi çeken şeylerden biri de limonlar oldu. Ada, limonla özdeşleşmiş durumda. Her yerde limon ve limon ürünleri var. Devasa limonlar görülmeye değerdi.

Ve tabi ki limoncellolar…Envai çeşit aramo ve ambalaja sahip limoncellolar vitrinleri süslüyordu.

Artık hafiften yorulmaya ve karnımız da acıkmaya başlayınca bir yemek molası verdik. Capri’de ne yenir, ne içilir o da bir daha ki yazıya…