14 Aralık 2022 Çarşamba

Floransa

Yine sabahın erken saatleri ve yine trendeyiz. Tren koridorunda koltuğumu bulmak için yürüyorum, biletimde koltuk numaram çerçeve içine alınmış. Bu demek oluyor ki cam kenarı bir koltukta oturacağım. Çok seviniyorum, yol boyunca bir sürü üzüm bağı göreceğim, dağların arasındaki Toscana vadisini seyredeceğim belki şansıma nehirler, dereler de görürüm kimbilir. Neyse koltuğumu bulduğumda fark ediyorum ki yerimde bir İtalyan kız oturuyor. Sonra diyalog başlıyor.

Ben : Merhaba, o koltuk benim :)

Kız : Burada mı oturacaksınız yani ?

Ben : Evet (İçimden geçen: Herhalde orada oturacağım kırk yılda bir manzaralı bir güzergahta seyahat edeceğim niye oturmayayım ki )

Kız : Peki (Eşyalarını iyice yaydığı için ve toparlanmak zorunda kaldığı için biraz suratsız)

Ben : (Gayet mutlu)

Böylece koltuğumda yerimi alıyorum ve arkama yaslanıyorum. Telefonumun şarjını kontrol ediyorum, tam dolu. Oh bol bol fotoğraf çekerim. Tren hareket ediyor ve 2 dakika sonra tünele giriyor. 10 dakika geçiyor, tünelden çıkmıyor. 20 dakika geçiyor hala tünelden çıkmıyor. Böylece kız ile diyalogum yeniden başlıyor.

Ben : Pardon, biz tünelden ne zaman çıkarız?

Kız : Çıkmayacağız.

Ben : Nasıl yani. Neden ki?

Kız : Bu tren Floransa’ya kadar tünelden gidiyor, yol kısalıyor. (Sırıtıyor mu yoksa bana mı öyle geldi acaba?)

Ben : Tamam (Muhtemelen o sırada kız benim için şöyle düşünüyor “Çatlak, zifiri karanlığı seyretmek için cam kenarında oturdu😊)

Vee Floransa’dayız...Karanlık sonrası gözlerimizi gün ışığına alıştırmaya çalışarak şehir merkezine doğru yürüyoruz. Yaklaşık 10 dakika sonra şehir merkezindeyiz. Yıllar evvel Floransa’ya bir kez daha gelmiştim, tanıdık yapıları görmek beni heyecanlandırıyor.

Ünlü Santa Maria Del Fiore ya da diğer adıyla Duomo Katedrali…

Şehrin sokaklarında gelişigüzel yürüyoruz. Yürüken de yolumuz deri çantaların satıldığı meşhur pazara düşüyor. Hintli satıcılar bir şeyler satabilmek için bizimle iletişim halindeler ama kur almış başını gitmiş bizden ekmek çıkmaz.

Ama girdiğimiz pastanedeki cantuccilere hayır diyemiyoruz ve bir paket kapıyoruz.

Sıra geldi meşhur meydana… Ünlü Davut heykelinin replikasının sergilendiği meydan.

Ve Ponte Vecchio köprüsü. Galiba Floransa’nın en sevdiğim kısmı burası.

Köprü üzerinden manzara.

E artık acıktık. Yine rastgele bir restorana giriyoruz. Annem ve babam pizza sipariş ederken ben makarna aşkıma yenik düşüyorum ve tatil boyunca yediğim en lezzetli yemeği yiyorum.

Yemek sonrası şehri iyice geziyoruz. Bazen sokak sanatçılarının resimlerine bakıyoruz, bazen yaptıkları müziği dinliyoruz bazen de dükkanları dolaşıyoruz.

Bu şekilde akşamı ediyoruz. Dönmeden önce kentin ünlü kafesi Gilli’de küçük bir mola veriyoruz. Kahvemizi içerken tatil bitti be diyerek biraz hayıflanıyoruz.

Artık dönme vakti. Otelimize yani Bologna’ya dönünce son bir kez market alışverişi yapıyoruz ve ertesi günkü uçuşumuz için bavullarımızı hazırlıyoruz. Bir tatilin daha sonuna geldik, o zaman sağlıkla ve huzur içinde gerçekleştireceğimiz nice tatillerimiz olsun 😊

6 yorum:

  1. senin gezilerde en çok yemekler aklımda kalıyor :)

    YanıtlaSil
  2. Selamlar, tren yolculuğu biraz sekte vursa da gezdiğiniz yerler çok güzel. :)

    YanıtlaSil
  3. Türkiye'de oturdukları yerden kalkmıyorlar uyuma numarası yapan bile oluyor en azından yerinizi alabilmişssiniz şahane :) ne güzel yerler yurt dışına hiç çıkmadım umarım çıkabilirim bende :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarımm siz de gitmek istediğiniz yerlere en kısa zamanda gidersiniz :)

      Sil