Metronun merdivenlerinden gün ışığına doğru yukarı
çıkıyoruz. Merdivenlerin bittiği noktada yüzümde kocaman bir gülümse oluşuyor.
Şaşkın şaşkın çevreme bakıyorum. Sonunda Kızıl meydandayız. Evet, renkli bir
meydanla karşılacağımızı umuyordum ama bu kadar renklisini tahmin etmemiştim. Sanki
bir masal karesinin içindeyiz.
Diriliş kapısından Kızıl meydana giriş yapıyoruz.
Tabi ki girmeden evvel Iver Şapel’i fotoğraflamadan geçmiyoruz.
Veee Kızıl meydan…Her bir köşesi ayrı ihtişam…
Meydanın kuşkusuz en önemli yapısı ise Aziz Vasil
Katedrali.
Biraz dolaştıktan sonra Moskova’nın tarihi ve
ünlü alışveriş merkezi Gum’a uğruyoruz. Burası gerçekten çok şık ve çok hoş bir
alışveriş merkezi. Alışveriş yapılmasa bile uğranması gereken yerlerden biri.
Ah bir de Nikholskaya caddesi var. Işıl ışıl,
trafiğe kapalı bir cadde. Cadde üzerinde sağlı, sollu sıralanmış butiklere,
cafelere bakarak ilerliyoruz.
Varış noktamız Khinkal’naya isimli Gürcü
restoranı oluyor. Yer altında bulunan ve otantik bir şekilde dizayn edilmiş
restoranın ambiyansını çok seviyoruz.
Sipariş verdiğimiz khinkali isimli mantı ise
ortalama lezzette.
Ancak eritme peynir muhteşem.
Sonrasında tekrar Nikholskaya caddesine
geçiyoruz. Bu keyifli caddede yürürken kışın caddenin karlar altındaki halini
hayal ediyor ve umarım bir gün kışın da gelmek nasip olur diye içimden geçiyorum.
Böylece Moskova’da ilk günümüz sona eriyor.
bizim için de gezin ne güzel🙋♀️🙋♀️
YanıtlaSilhttps://benimisimdikis.blogspot.com/
Ah ne güzel yerlere gidilmiş harika fotoğraflar çekilmiş..
YanıtlaSilTrafiğe kapalı olan sokaklarda özgürce dolaşmak istedi içim:)
Keyfinizce gezin..
İnşallah bir gün o sokakta dolaşırsınız :)
Silmantı ve peynir pekiiiiii :)
YanıtlaSilMantısı çok güzel değildi ama peynir 10 numaraydı.
SilHayran kaldım Moskova ya, inşallah kısmet olur gitmek :)
YanıtlaSil