28 Ağustos 2025 Perşembe

Selimiye ve Arasta Çarşısı

Edirne nedir? Edirne biraz Meriç’tir, biraz tava ciğer, biraz deva-i misk, biraz üj-bej ama en çok da Selimiye’dir. Koca Sinan yüzyıllar önce ustalık eserim dediği bu cami ile taçlandırmıştır şehri. Cami, daha Edirne’ye ilk girişte uzaklardan gözükür, dışı ayrı güzel içi ayrı güzeldir. Yüzyıllardır Edirne ile bütünleşmiştir.

Peki Sinan kimdir? Kayseri ocağından devşirilen Sinan… Mohaç Meydan Muharebesinin kazanılmasında önemli rol oynayan mimar Sinan…Yurdun dört bir tarafına eserler bırakan, Osmanlı İmparatorluğu’nun baş mimarı Sinan. Ustalık eserini serhat şehrine bırakan Koca Sinan. İyi ki bu topraklardan geçmiş ve böyle değerli eserler bırakmış.

Selimiye Camii tadilatta o yüzden içinden fotoğraflar ekleyemiyorum. Ancak bundan nerdeyse 10 sene önce blogda yazdığım bir yazım var. İsteyenler buradan https://yasamizi.blogspot.com/2016/07/bir-ustalk-eseri.html ulaşabilir.

Caminin hemen yanında bir de camiye ait Arasta Çarşı’sı bulunuyor. Çarşıda çeşitli hediyelik eşyalar bulmak mümkün.

Edirne’nin meşhur meyve sabunları. Dedeciğim Edirne ziyaretlerinde bana hep bunlardan getirirdi 😊

Vee aynalı süpürge…Bu da Edirne’ye özgü bir eşya. Onun hikayesini de buradan https://yasamizi.blogspot.com/2016/07/ne-olacak-bu-tembel-gelinin-hali.html okuyabilirsiniz.


26 Ağustos 2025 Salı

Memleket Havası

Baba tarafından memleketim Edirne kendimi huzurlu ve mutlu hissettiğim şehirlerden biri. Meriç’in dinginliği, çarşının neşesi, ciğer tavası, mahallelerindeki huzur bana iyi geliyor. Ağustos ayı başında ailece günübirlik memleket havası almaya Edirne’ye gittik.

İlk durağımız her gidişte kahvaltı adresimiz olan Meriç kıyısındaki Lalezar oluyor.

Nehir kıyısındaki masada yerimizi aldıktan sonra kahvaltıya başlıyoruz. Kahvaltıda en sevdiğim şeylerden biri sanırım lokma. Ama bu lokma bildiğiniz ballı lokma tatlısı değil, hamur kızartması. Bizim Trakya’da hamur kızartmasına pişi denmez, lokma denir😊 Ayrıca lokma sadece kahvaltıda yapılan bir yiyecek değildir aynı zamanda kandillerde de lokma yapılır. Rahmetli babaanneciğim her kandilde yarısı peynirli yarısı sade lokma yapardı.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Karaağaç’a doğru yol alıyoruz. Karaağaç eski ana tren garına ev sahipliği yapan bir ilçe. Şimdilerde gar kapalı olduğu için sadece sembolik bir tren bulunuyor.
Gara girerken bizi ilk karşılayan Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin hoş binası oluyor.

Sembolik tren…

Gar içinde bir de müze yer alıyor. Önceki yıllarda gidişimizde bu müze yoktu.

Müzede çeşitli canlıları görüp bilgi edinmek mümkün…

Kelebeklerin çeşitliliği…

Bir pelikan…

Müzeden çıktıktan sonra Lozan Anıtı’nı fotoğraflıyoruz. Karaağaç’ta yer alan bu anıt Lozan anlaşmasının anısına yapılmış.

Artık Karaağaç sokaklarındayız. Üniversite bölgesi olması dolayısıyla burada birçok lokal cafe yer alıyor.

Cafelerden birine girip türk kahvemizi yudumlayarak bir sonraki adımımızın planını yapıyoruz.

25 Ağustos 2025 Pazartesi

Her Köşende Zaferler Şampiyonluklar

     Her taşında şerefli hatıramız var

     Uçurumlardan derin kalbimizde yerin

     Yalnız kalmayacaksın sonsuza kadar

Hem anne tarafından hem de baba tarafından Beşiktaşlıyım. Çocukluğumda evde Beşiktaş ile ilgili defalarca kez galibiyet sevincine, yenilgi hüznüne ve şampiyonluk coşkusuna şahit oldum. Soğuk kış günlerinde annem ve babam siyah beyaz berelerini, atkılarını kuşanır maça giderler beni de babaanneme bırakırlardı. Bazen de maça babam ve iki dedem gider sesleri kısılmış olarak dönerlerdi. 5-6 yaşlarındayken 1’den 10’a kadar saymanın yanı sıra Beşiktaş’ın kadrosunu da sayardım 😊 Böyle Beşiktaş ile dolu dolu geçti çocukluğum. Büyüyünce ise fanatik bir taraftar olmamakla beraber haftalık maçlarını hep takip ettim.

3-4 hafta önce baba kız günü yaparak Beşiktaş Müzesi’ni gezdik. Ne zaman stadın önünden geçsek müzeyi görmek ister ama vakit darlığından bir türlü gidemezdik. Bir Cumartesi günü sırf bu amaçla evden çıktık ve stada ulaştık.

Müze iki kattan oluşuyor. İlk katında Beşiktaş’ın kuruluşu ve tarihsel hikayesi sergileniyor.  

Beşiktaş Jimnastik Kulübü kurucuları…

Sözlerini Behçet Kemal Çağlar'ın yazdığı ilk marş…

İlk flaması…

Yıllara bölünmüş olarak kazandığı başarılar…

Şampiyonluk posterleri…

Alt kat ise daha büyük ve daha kapsamlı.

Kupaların, formaların ve kramponların olduğu vitrinler…

Eskiden maç skorları defter üzerinde tutulurmuş. Bu da o zamanlardan kalan bir defter.

Beşiktaş’ın efsane başkanı Süleyman Seba için ayrılmış bir köşe…

Beşiktaşlılığı ile bilinen iş adamı Rahmi Koç için ayrılmış bir köşe…

Müzede yukarıda paylaştığım kısımlar haricinde taraftar köşesi, marşları söyleyebileceğimiz yalıtımlı bir oda, stadın mimarisine ve tarihçesine ilişkin bilgiler içeren bölüm gibi birçok alan da vardı. 

Baba kız keyifle gezdiğimiz sonrasında da Dolmabahçe’de kahve molası verdiğimiz çok güzel bir gün oldu.

15 Ağustos 2025 Cuma

Büyük Valide Han

Birazdan kapısından içeri gireceğimiz bu 400 senelik hanı çok merak ediyorum. Defalarca kez Eminönü’ne gitmiş olmama rağmen buraya daha önce hiç uğramamışım. Kösem Sultan tarafından yapılan han, dönemin en büyük yapılarından biri.

Büyük Valide Han, 3 tane avludan oluşuyor. 2. kapıdan geçtiğimiz anda büyük bir avluya çıkıyoruz. Öyle ki avludan ziyade küçük bir mahalleye benziyor. Ancak yapıların eskiliği ve terk edilmişliği bende hayal kırıklığı yaratıyor. Bu ıssız ortamda sadece birkaç tane dükkan var ve onların da bir kısmı kapalı. Avlunun ortasında ise İran Mescidi ismi ile bilinen Valide Han Mescidi bulunuyor.

3.avluya geçtiğimiz zaman bu sefer bizi hanın bir parçası olan Sağır Han karşılıyor.

Sağır Han’daki sergiyi görmek için içeri giriyoruz. Dışarının ıssızlığına ve terk edilmişliğine karşın içeride güzel bir sergi oluşturulmuş.

Hanın minik odalarında sergilenen eserler…

Hanın üst katı…

Sergiyi dolaştıktan sonra ise Büyük Valide Han’dan ayrılıyoruz ve daha tanıdık, daha bildik olan Kapalıçarşı’da bir kahve molası veriyoruz.

12 Ağustos 2025 Salı

Eminönü, Tahtakale, Mısır Çarşısı…

Blogumda kaç tane Eminönü yazısı var artık sayısını ben de bilmiyorum. Eminönü ve tarihi yarımada benim için güzel bir hafta sonu demek, tarihin içinde kaybolmak demek, inciğe boncuğa para döküp eve mutlu dönmek demek, lezzet demek yani kısacası keyifli zaman geçirmek demek.

Berlin’den döndüğümüz hafta sonu annem ve ben kendimizi yine Eminönü’nde buluyoruz.  Gökyüzü ve denizin mavilikte yarıştığı yerden bir fotoğraf çekerek gezimize başlıyoruz.

İlk durağımız Tahtakale oluyor. Hasır sepetler, takılar, bilumum tahta eşyalarla dolu dükkanlar arasında geziyoruz.

Caddenin sonuna geldiğimizde ise şarküteri ürünleri satan tezgahlar bizi karşılıyor. İlk defa gördüğümüz pembe, kırmızı ve mor tonlardaki zeytinleri uzun uzun seyrediyor ve yapılışları hakkında kısa bilgi alıyoruz.

Sırada Mısır Çarşısı var…Yüzlerce yıldır misafirlerini ağırlayan bu çarşıya ben de geçmişte defalarca kez misafir oldum. İşte bir kez daha oradayım. Yüksek tavanlarına, minik pencerelerine hayranlıkla bakıyorum.

Renk renk baharatlar…

Kış gelse de bitki çayı yapıp içsek dedirtecek çaylar…

Mısır Çarşısı’ndan çıkınca daha önce hiç gitmediğimiz bir yere Büyük Valide Han’a gidiyoruz. O da bir sonraki yazıya kalsın mı? 

7 Ağustos 2025 Perşembe

Yolculuk Filmleri

Biraz da Berlin’e gidip gelirken izlediğim filmlerden bahsedelim. Giderken izlemeyi tercih ettiğim film, Aşkın Büyüsü orijinal adıyla Water For Elephant oldu. Başrollerini Reese Witherspoon, Robert Pattinson ve Christoph Waltz’un paylaştığı film bir sirkte geçiyor. Veterinerlik öğrencisi Jacob beklenmedik hadiseler neticesinde sirkte çalışmaya başlar. Daha önce hiç sirk ortamında bulunmayan Jacop burada patronun hem çalışanlara hem de hayvanlara karşı sergilediği acımasız tutum karşısında şaşkına döner ve patron August ile bir mücadeleye girişir. Bu esnada bir de patronun eşine aşık olunca olaylar daha karmaşık hale gelir. Film, benim için ortalama güzellikteydi, yolculukta zaman geçirmeye yaradı diyebilirim.

Dönüş yolunda seyrettiğim film ise Yaktın Beni oldu. Uğur Yücel, Meltem Cumbul, Sarp Apak ve Sinem Kobal’ın baş rollerini paylaştığı film tahmin edileceği üzere komedi türündeydi. Yine bir önceki film gibi ortalama bir film diyebilirim.

Filmleri seyredeceklere şimdiden iyi seyirler diliyorum…

31 Temmuz 2025 Perşembe

Berlin'de Son Gün

Berlin’de son günümüze yine erken saatlerde başlıyoruz. İlk durağımız Berlin’in ve hatta Almanya’nın simgesi olan Berlin Duvarı. Doğudan batıya kaçışı engellemek için yapılmış bu duvar yıllarca şehri ikiye bölmüş ve Almanya için utanç kaynağı olarak anılmış. 1989 yılında yıkılması ile beraber şimdilerde turist akınına uğramış durumda.

Duvarın büyük bir kısmı günümüzde bulunmuyor. Sadece küçük bir kısmını turistik amaçlı bırakmışlar. 

Duvarın en ünlü resmi ise Doğu Alman lider ile Sovyet lideri öpüşürken gösteren resim.

Berlin Duvarı, Spree nehrinin hemen yanında konuşlanmış durumda. Dolayısıyla duvarı gördükten sonra nehir çevresinde dolaşmaya başlıyoruz. Bu esnada nehir kenarından çok güzel görünen Oberbaum Köprüsü’nün bol bol fotoğrafını çekiyoruz.


Akabinde hareket noktamız Checkpoint Charlie oluyor. Checkpoint Charlie doğu-batı Almanya arasındaki geçiş kapılarından biri.

Checkpoint Charlie yakınlarında bir de kahve molası veriyoruz. Tercihimiz Almanya’nın meşhur kahve zinciri Einstein oluyor.

Sonra ünlü alışveriş caddesi Kudam’a geçiyoruz. Bu caddenin en bilindik yapısı ise Yıkık Kilise…Yıkık kilise denmesinin nedeni ise 2.Dünya savaşında büyük hasar alması.

Veee son😊 4 gün boyunca Berlin-Potsdam-Hamburg üçgeninde geçen güzel bir tatilin sonuna gelerek Almanya ile vedalaşıyoruz.