Bunu
gerçekleştirmek için Mimar Sinan’ın çıraklık eserim dediği Şehzadebaşı Camisine
giriş yaptık. Daha bahçeye girdiğimiz anda çok etkilendiğimizi söyleyebilirim.
Kocaman ve düzenli bahçede tam bir sessizlik ve huzur hakimdi.
Şehzadebaşı
camii, Sultan Süleyman adına yapılmaya başlanmış ancak bu esnada Sultan
Süleyman ve Hürrem Sultan’ın büyük oğulu Şehzade Mehmet ölünce ona ithaf
edilmiş bir cami.
İç avluda
gösterişten uzak bir şadırvan vardı.
Mimariden
anlamasam da iç mekanın çok sade ve bir o kadar da güzel olduğundan
bahsedebilirim. Caminin içinde hissettiklerim 3 kelime ile anlatılabilir;
Huzur, dua ve şükür..
Cami, diğer
selatin camileri gibi külliye olarak inşa edilmiş. Ancak diğer yapılar maalesef
günümüze ulaşamamış. Yalnızca türbeler duruyor. Burada Şehzade Mehmet’in, Şehzade
Cihangir’in, Hatice Sultan’ın ve Rüstem Paşa’nın türbeleri yer almakta.
Cami sonrası
yürüyerek Kapalıçarşı’ya ulaştık ve burada en sevdiğim mekanda kahve molası
verdik. Şark kahvesinden daha önce bahsetmiştim. http://yasamizi.blogspot.com.tr/2014/01/smscak-bir-mekan-sark-kahvesi.html
Kahvemizi de
içtikten sonra Kapalıçarşı ve Eminönü turuna hazırdık artık J