29 Kasım 2017 Çarşamba

Biraz Tatil

Bu sene yeni işe başladığım için bayram tatilindeki Londra seyahatim hariç tatil yapamamıştım. 6 ayımı doldurunca müdürümün insiyatifi ile tatilime kavuştum J Ve ailece rotamız İspanya oldu. Daha evvel İspanya’nın güneyini yani Endülüs bölgesini gezmiştik. Dolayısıyla tercihimiz orta ve kuzey kesimler yönünde oldu. 8 günlük dolu dolu bir tatildi.

İlk konakladığımız şehir Barcelona idi. Barcelona’dan ve şehir hakkındaki düşüncelerimden sonra ki yazıda bahsetmeyi planlıyorum ama önce Barcelona’da bulunan iki önemli yer J

Sabahın erken saatlerinde Poble Espanyol’e doğru yola çıktık. Poble Espanyol bir nevi bizdeki Miniaturk. Yalnız bir farkı var; yer alan eserler minyatür değil. Geniş bir alana küçük bir İspanya kurmuşlar. Her mahalle İspanya’nın farklı bir bölgesini yansıtıyor. Bir sokağa giriyorsunuz Endülüs, diğer sokağa geçince Katalan bölgesi..vs. Fotoğraf çekmek için harika mekanlar yaratmışlar. Yalnız hiçbir yerde hangi sokağın hangi bölgeye ait olduğunu gösteren bir yazı ya da bilgilendirme yok. Biz rehber eşliğinde gezdiğimiz için sıkıntı yaşamadık. Ancak rehber eşliğinde gezilmiyorsa bence boş bir gezi olur.
İşte bazı sokaklar…
Endülüs’ün çiçekli, beyaz evleri…
Valencia demek narenciye demek :)
Poble Espanyol sonrası Barcelona’daki bir diğer önemli nokta Guell Park’a gittik. Guell Park, Barcelona’ya imzasını atmış Gaudi’ye ait bir park. Gaudi, parkı oluştururken tamamen doğadan ilham almış.

Sütunlu yol…
Tamamen sırtı destekleyen konforlu banklar…
Bölgenin simgesi ejderha…

17 Kasım 2017 Cuma

Geçen Haftalar, Kahvaltılar, Biraz Müzik ve Biraz Film

Zaman o kadar hızlı akıyor ki…Nasıl hafta başı olmuş, nasıl hafta bitmiş ve yeniden hafta sonu gelmiş hiç anlamıyorum. Hafta arası yoğun çalışma devam ederken hafta sonları da arkadaşlarla görüşme, sinema..vs derken zaman akıp gidiyor.

Geçtiğimiz haftalarda iki kez Yasemenillam ile buluştuk. Birinci buluşmamız Zorlu’da yer alan Eataly’de oldu. Eataly’de her pazar canlı caz müzik eşliğinde brunch var. Ezgi Ayçe Kızıldere kulaklarımızın pasını silerken biz de bol sohbetli bir kahvaltı yaptık.
İkinci buluşmamız ise Nişantaşı’nda Çeşme Bazlama Kahvaltı’da oldu. Mekanın önünde her zaman ki gibi sıra vardı. Sıra beklerken ben de birkaç fotoğraf çektim.
Nihayet masamıza yerleştiğimizde beklediğimize değdiğini gördük. Her şey harikaydı.
Benim çay ile aram yok ama çayın demlikle masaya gelmesi çay severler için sanırım büyük bir artı.
Bir de geçtiğimiz günlerde iki kez de sinemaya gittim. Ayla’yı ve Yol Ayrımı’nı seyrettim. Filmlerle ilgili düşüncelerimi ayrı bir yazıda paylaşmayı düşünüyorum.

Herkese şimdiden iyi hafta sonları…

2 Kasım 2017 Perşembe

Masumiyet Müzesi

Kitaptı, filmdi, tasarım günleriydi derken bu yazı epey gecikti. Gülşah ile film ekimine gittiğimiz gün bir de Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi’ni gezmiştik. Müze, aynı adlı kitabın hayata geçirilmiş hali. Ben kitabı okumamıştım ama Gülşah okumuştu ve onun anlatımı ile müzeye hiç de yabancılık çekmedim.

Müze, Çukurcuma’da kiremit renkli 3-4 katlı ahşap bir konak. Girişte sesli rehber alıp Orhan Pamuk’un sesi ile gezilebiliyor. Biz de öyle yaptık.
Kitap, Kemal’in Füsun’a olan apansız aşkını anlatıyormuş. Öykü kurmaca. Ancak müze gerçek. Yani kurmaca öykünün gerçek müzesi J

Kemal, Füsun’a o kadar aşıkmış ki onun içtiği her sigaranın izmaritini biriktirmiş. Müzenin bir duvarında binlerce sigara vardı. O duvarı görünce Kemal’in aşkı bana aşktan öte bir saplantı gibi geldi.
Merdivenlerden yukarı doğru çıkıyoruz.
Katlar hep böyle loştu. Pencereler içeri ışık geçirmeyecek şekilde kapanmıştı. Bu da ben de kasvet duygusu uyandırdı L
Füsün ve Kemal’in rakı balık sofrası…
Yine Kemal’e ait ıvır zıvırlar…
Kemal’in yatak odası…
Bu odada aynı zamanda Orhan Pamuk’un kitabı yazarken kullandığı karalama sayfaları var.