28 Mayıs 2015 Perşembe

Eminönü'nde Keşif

Önceki yazımda Sahi İstanbul’dan ayrıldıktan sonra Eminönü’ne yürüdüğümden bahsetmiştim. Çok sıcak bir gün olmasından ötürü oraya varınca açık havada dolaşmak yerine biraz daha yürüyü kendimi Kapalıçarşı’nın serin sokaklarına atmayı tercih ettim.

Kapalıçarşı rengarenk dükkanlarla dolu bir labirent. Her köşe başında ya da her sokağında yeni bir şey keşfedilebiliyor. Bazı dükkanlar ise çoktan keşfedilmiş ve meşhur olmuş. İşte o dükkanlardan biri de Abdulla.
Abdulla, hamam malzemeleri satan bir dükkan. Burada kaliteli havlular, peştameller bulmak mümkün.
Nostaljik hamam tasları...
Bu zeytinyağlı sabunlar Asos’tan geliyormuş.
Abdulla’dan çıktıktan sonra Kapalıçarşı’nın dar sokaklarında dolaşarak bir kaç fotoğraf daha çektim.
Ardından dönüş için Eminönü’ne doğru yokuş aşağı yürüyüş başladı. Tam semtten ayrılacakken daha evvel methini duyduğum ancak hiç gitmediğim butik kahveci Coffe Topia’ya uğradım.  
Fresh Coffee is Good (Taze kahve iyidir) sloganı ile kahvemi içerken dinlenmiş de oldum. (Kahveyi de pek güzel süslemişlerdi J)
Böylece bir Tophane-Eminönü günü de sonlanmış oldu.

26 Mayıs 2015 Salı

"Sahi İstanbul" Sahiden Güzel Mekan

Püfür püfür esen bir teras düşünün. Terasın bir tarafında tarihi Tophane binası, bir tarafında Mimar Sinan’ın eseri Kılıç Ali Paşa Cami ve bir tarafında da eşsiz boğaz manzarası. İşte böyle bir terasa Sahi İstanbul mekanı ev sahipliği yapıyor.

Sahi İstanbul, alt katı hediyelik eşya dükkanı olan terasında ise kahvaltı ve yemek servisi veren bir mekan. Instagramda dolaşırken tesadüfen denk geldim mekana. Geçtiğimiz 19 Mayıs tatilinde de kahvaltı için gittim. Püfür püfür esen terasında sırtımı boğaza dönüp Tophane’yi ve diğer tarihi eserleri seyrederken yaptığım kahvaltıdan inanılmaz keyif aldım. Sanırım buraya daha çok yolum düşecek :)
Mağazada neler var diye bakacak olursak:
İşlemeli peştameller ve şallar...
Oda kokuları...
Ahşap, cumbalı eski İstanbul evleri minyatürleri...
Özel ambalajlı çikolata ve gofretler :)
Baharatlar...
Sahi İstanbul’un mağaza kısmını gezdikten sonra vazgeçemediğim semt Eminönü’ne doğru yürüyüşe başladım. Eminönü’nde her zaman keşfedilecek bir şeyler var. Yeni keşifler bir daha ki yazıya...

21 Mayıs 2015 Perşembe

Sosisli Milföy Çubuklar

Geçtiğimiz Pazar günü evde arkadaşlarımı ağırladım. Onlar için hazırladığım pratik sosisli milföy çubuk tarifini burada da paylaşmak istiyorum. Aslında bu tarif bir çok yemek blogunda bulunmakta. Ancak daha önce rastlamayanlar için belki bir fikir olur diye yazayım dedim.

Malzemeler :
1)Dilediğiniz kadar sosis (Bir pakete yakın kullandım)

2)Dilediğiniz kadar milföy (Sosis oranına göre belirledim)
3)Üstüne sürmek için yumurta sarısı

Yapılışı :
1)Milföyleri derin dondurucudan çıkarıp biraz erimesini bekliyoruz.

2)İki ya da üç milföyü merdane yardımı ile birleştiriyoruz.
3)Milföylerin üzerine sosisi koyup kıvırmaya başlıyoruz.
4)Dilim dilim kesiyoruz.
5)Üzerine yumurta sarısı sürüp fırına veriyoruz.
6)Çıtır çıtır milföy kaplamalı sosisli çubuklarımız hazır J
Afiyet olsun...

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Yeni Bir Koleksiyon

Şimdilerde çok kanallı tv de envai çeşit çizgi film oynuyor. Ancak bu çizgi filmler benim çocukluğumun çizgi filmlerinden o kadar farklı ki. Yenilerden hiç bir çizgi kahramanı tanımıyorum. Mesela benim zamanımda “Gölgelerin gücü adına, güç bende artık” diyen bir He-Man vardı. Sonra Tom ve Jerry’nin maceralarını seyrederdik. Ah o Jerry ne çok çekti Tom’dan. Bir de yalnız kovboy vardı, o da Daltonlara çok çektirdi J Neyse tüm bu çizgi filmler arasında benim favorim ise mavi küçük yaratıklar yani şirinlerdi.

Gelelim konumuza...Ne zamandır bir koleksiyon yapmak istiyordum ama ne olacağına karar veremiyordum. Aslında bir tane koleksiyonum var (sticker koleksiyonu). Sticker koleksiyonunu uzun yıllar büyük bir keyifle yaptım. Yeni yapacağım koleksiyondan da en az onun kadar keyif almalıydım. Veee, buldum. Çocukluğumun favori çizgi filmi şirinlerin figür oyuncaklarını biriktirmeye karar verdim.
Şirinler kitaplığımda kitapların önüne sıra sıra dizilmeye başladılar bile J
Bu arada  postcrossing sayesinde biriken yüzlerce posta kartını da unutmamak lazım..
Siz koleksiyon yapmayı seviyor musunuz?Ne tip koleksiyonlardan hoşlanıyorsunuz fikirlerinizi bekliyorum J

15 Mayıs 2015 Cuma

Son İzlenenler

2 yeni film seyrettim şu sıralar. Yeni dediğime bakmayın filmler vizyondan kalkmış durumda ama ben ancak seyredebildim.

Bunlardan biri Kitap Hırsızı. Film, bir kitap uyarlaması. Markus Zusak tarafından kaleme alınan hikaye 2013 yılında beyaz perdeye aktarılmış. Konu, 2.dünya savaşı esnasında geçiyor. Küçük bir yahudi kızı, ailesi ile kaçarken yolda erkek kardeşini kaybediyor ve akabinde de annesi toplama kampına alınıyor. Küçük kız ise bir alman ailenin himayesine veriliyor. Filmin devamında savaş, parasızlık gibi kavramlar ön planda. Tüm bu kötü olayların içinde ise küçük kızı mutlu eden tek bir şey var o da kitap okuma alışkanlığı. Küçük kız belediye başkanının evinden gizlice “ödünç” aldığı kitaplarla sıkıntılı günlerin üstesinden gelmeye çalışıyor. Film bazı yerlerde çok yavaş ilerlemesine rağmen güzeldi.
İzlediğim diğer film ise Benim Komşum Bir Melek. Eşinden yeni ayrılmış, iş hayatında tutunmaya çalışan bir anne, çocuğunu günün belli saatlerinde komşusuna emanet eder. Ancak komşu, alkolik ve kumarbaz bir ihtiyardır. Zamanla çocuk ile komşu arasında samimi bir ilişki doğar ve olaylar gelişir. Zaman öldürmek için ideal filmlerden biriydi anlayacağınız J
İyi seyirler...

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Hidiv Kasrı

Aslında bu yazıyı çok önceden yazacaktım ama fırsat bulamadığımdan bugüne kaldı. Geçtiğimiz hafta sonu değil önceki hafta sonu kahvaltı için ailece Hidiv Kasrına gittik. Bu benim Hidiv Kasrına ilk gidişim oldu.

Kasır küçük bir koru içinde yer alıyor.  Koruya girdiğimiz anda burnumuza çarpan koku çok hoştu. Gece bolca yağmur yağdığı için toprak iyice ıslanmış ve etrafa yayılan toprak kokusu bilumum çiçek kokuları ile birleşmişti. Ayrıca her yer çok temiz ve sakindi.
Kasır, yaklaşık 100 sene önce Mısır’ın son hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından bir İtalyan mimara yaptırılmış. Görüntü itibari ile saray yavrusu dersek yanlış olmaz.
İç mekan da dış mekan gibi özenle yapılmış ve dekore edilmiş. Tavan süslemeleri, mermer sütünlar ve çeşmeler göz alıcı.
Kahvaltıda sunulan yiyecekler de fena değildi. Burayı şu an Beltur işletiyor. Dolayısıyla Yıldız Korusu, Emirgan Korusu içinde yer alan köşklerde sunulan kahvaltının hemen hemen aynısı.

7 Mayıs 2015 Perşembe

Bahar Mevsimi Enginarsız Olur mu, Zeytinyağlısının Tadına Doyulur mu?

Her bahar gelişinde bizim evde bir enginar stoklama telaşı başlar. Tabi enginarla arası pek iyi olmayan annem bu telaşa dahil olmaz. Zeytinyağlı enginarı çok seven babam ve ben; güzel, kılçıksız gözüken enginarları kaçırmadan alır derin dondurucuya atarız. O enginarlardan enfes bir zeytinyağlı yemek yapmak da dedeme düşer(di). E dedem artık yaşlandı yine elinden geldiğince bişiler yapmaya çalışıyor. Bişiler yapıp bize sunmak onu mutlu ediyor ama biz onu yormak istemiyoruz. Bu durumda bu sene iş başa düştü. Dedemden tarif alarak ilk zeytinyağlı enginar denememi yaptım. Her sene bahar aylarında soframıza konuk olan enginar bu sene ilk defa yazın yapılmış oldu. Benim enginar dedeminki kadar lezzetli olmasa da hiç  fena değildi. Hemen tarifi paylaşmak istiyorum.

Malzemeler
1) 4 adet enginar
2) 1 adet soğan

3) 1 adet büyük ya da 2 adet küçük boy patates
4) 3/4 su bardağı bezelye (ben konserve kullandım, konserve kullanılmayacaksa önceden hafif haşlanırsa daha iyi olur)

5) 1 adet havuç

6) Yarım su bardağına yakın zeytinyağ
7) 1  limon suyu (ben limonlu seviyorum, isterseniz yarım da koyabilirsiniz)

8) Kesme şeker ve tuz
Yapılışı

1) Soğanı, havucu ve patatesi zar büyüklüğünde doğruyoruz.
2) Zeytinyağda soğanları hafif pembeleşinceye kadar kavuruyoruz.

3) Ardından önce havucu sonra patatesi ekliyoruz.
4) Sebzeler hafif yumuşayınca bezelyeleri ve enginarları ilave ediyoruz. (Enginarların çukur kısmı aşağıya bakacak)

5) Enginarların üzerini geçecek kadar sıcak su ekliyoruz.
6) Şeker ve tuzu da koyup limon suyunu enginarların üzerinden gezdiriyoruz.

7) Suyunu çekinceye kadar (hafif sulu kalacak) pişiriyoruz. Su az gelirse ilave yapılabilir.
Hepsi bu kadar. Geriye afiyetle lüpletmek kalıyor :)
Hadi afiyet olsun o zaman....

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Okuma Halleri

Son zamanlarda birbirinden güzel 3 tane kitap okudum. Her biri farklı türde yazılmış olan bu kitaplar bana ayrı ayrı keyif verdi. Şimdi okuduklarımı burada da paylaşmak istiyorum.

Amozon Kadınlar Kulübü : Kitabı internette dolaşırken gördüm ve satın aldım. Yazarı Tuğçe Özcan. Eğlenceli, samimi ve bir o kadar komik bir kitap Amazon Kadınlar Külübü. Küçük bir şehirden İstanbul’a gelen ve kendi ayakları üzerinde durarak hem iş hem de aşk hayatında başarılı olmaya çalışan bir kadının hikayesi. Kitap çok akıcı bir dille ve merak uyandıran bir anlatım ile yazılmış. Dolayısıyla  2-3 gün içinde bitirdim. Kitabı okurken bazı yerlerde attığım kahkahaların sesi hala kulağımda çınlıyor.
Son Kamelya : Bir Sarah Jio kitabı. Yazarın daha evvel Mart Menekşeleri kitabını okumuş ve sevmiştim. Dolayısıyla bu kitabı alırken de tereddüt etmedim. Kitap son kısmı hariç çok güzeldi. Bir kere inanılmaz sürükleyiciydi. Öyle ki elimden bırakamadığım için zaman zaman gözlerim yoruldu.
Yalnız Sek İçilir : Ahmet Demir’in yazdığı deneme türünde bir kitap. Deneme sevenler için tavsiye edilir. İçinde kısa deneme yazıları ve duygusal bazı hikayeler barındırıyor.
Hadi keyifli okumalar...