Evet bu sıcaklarda, Ağustos ayının
ortasında soğuk algınlığı geçirdim. Peki soğu nereden aldın Gamze diye soracak
olursanız tabi ki iş yerimde üzerime üfleyen kilimadan derim J Biraz burun tıkanıklığı,
biraz kulak uğultusu iki aksırık bir hapşuruk derken çok şükür atlattım. Uzun
bir aradan sonra dinlenme bahanesiyle hafta sonunun tamamını da evde geçirmiş oldum.
Ve şimdi de bayram tatili geldi.
Herkese güzel bayramlar ve iyi tatiller diliyorum…
30 Ağustos 2017 Çarşamba
18 Ağustos 2017 Cuma
Shura ve Sol Ayağım
İşe başladıktan sonra kitap okuma
hızımda doğal olarak bir düşüş oldu. Kitaplığımda yer alan kitapları eski
hızımda eritemiyorum maalesef. Yine de fırsat buldukça okumaya çalışıyorum.
En son Nermin Bezmen’in yazmış olduğu
Kurt Seyit&Shura serisinin son kitabı olan Shura’yı okudum. Böylece seriyi bitirmiş oldum. Ancak
nedense bu kitabı okurken serinin diğer kitaplarından aldığım keyfi alamadım. İlk kitapta Rusya’da başlayan hikaye önce Kırım’a sonra İstanbul’a uzanmıştı. Bu sefer
Shura’nın hikayesine Paris’te misafir olduk. Kitapta anlatımın en zayıf olduğu nokta sanırım mekan konusuydu. Kurt Seyit&Shura’yı okurken kendimi hiç görmediğim
Saint Petersburg’da ve Kırım kıyılarında hissetmiştim. Keza Kurt
Seyit&Murka’yı okurken de cumhuriyet sonrası İstanbul’u bire bir
yaşamıştım. Fakat bu kitapta Paris’e ilişkin çok az detay vardı. Ayrıca kitabın
bitişi de acele olmuş ve bazı konular sonuçlanmamış gibiydi.
Yine de Nermin Bezmen sevdiğim
yazarlardan biri…Son kitabına ısınamamış olsam da yeni yazacağı kitabı dört
gözle bekliyorum.
Diğer okuduğum kitap ise Christy
Brown’un otobiyografisi olan Sol Ayağım oldu. İnanılmaz bir azim hikayesi…
Beyin felçli olarak dünyaya gelen Christy, 4-5 yaşlarına kadar hiçbir zeka
belirtisi göstermez. Doktorlar onun hem bedensel hem de zihinsel engelli
olduğunu söyler. Buna bir tek annesi inanmaz ve Christy 4-5 yaşlarında iken
kardeşinin tebeşiri ile sol ayağını kullanarak A harfi yapar. Böylece annesinin
inancını doğrulamış olur.
Sonrasında sol ayağı ile hikayeler
yazar, resimler yapar ve İrlandalı ünlü ressam ve yazar Christy Brown olur. Yer
yer hüzünlendiğim kitabı bir solukta okudum.
10 Ağustos 2017 Perşembe
Borusan Contemporary
Rumelihisarı’na kadar geldik.
Kahvaltımızı yaptık, manzaranın keyfini çıkardık, kaleyi gezerek tarih de
soluduk. Oldu olacak günümüze bir de sanat katalım diyerek kale gezisi sonrası
Borusan Contemporary yolunu tuttuk. Burası için, boğazda çok hoş bir köşk
içinde hizmet veren bir tür müze diyebiliriz. Sergiler rehber eşliğinde
gezilebiliyor.
Kaleyi gezerken o kadar çok
sıcaklamıştık ki sergi öncesi müzenin cafesinde bişeyler içerek serinledik.
Müzede 3 ayrı sergi bulunuyor;
Üvertür, Günlerin Tortusu ve Ola Kolehmainen… Günlerin Tortusu, adını Tomris
Uyar’ın bir kitabından alıyormuş. Henüz okumadığım bu kitabı okunacaklar
listeme ekledim bile. Gelelim sergideki eserlerin bazılarına…
Ekrem Yalçındağ – 195 Renk…Tuval
üzerine yağlı boya…
Miao Xiachun-Düş Kırıklığı isimli
animasyon çalışması…
Ellen Kooi fotoğrafları…
Ola Kolehmainen - Ayasofya
Marina Zurkov – Daha ve daha (görünmez
okyanuslar): Türkiye (bir tür bilgisayar yazılımı)
Ruby Anemic- Cesaret Yoksa Zafer de
Yok (aynen öyle J)
Ve borusan odası…
Köşkün terasında da harika bir
manzara var…
Kahvaltıydı, tarihti, sanattı ve tabi
ki bol sohbetti derken Yasemin ile günün sonuna geldik. Ayrılmadan evvel
gelecek buluşmanın da planını yaparak günü noktalamış olduk.
8 Ağustos 2017 Salı
Rumelihisarı’nda Kahvaltı ve Kale Gezisi
Uzun bir aradan sonra Yaseminellamla
Rumelihisarı’nda kahvaltı için buluştuk. Kahvaltımızı Rumelihisarı’nda artık
bir klasik olmuş olan Kale Çay Bahçesi’nde yaptık. Uzun zaman olmuştu
görüşmeyeli. Bu yüzden kahvaltı boyunca ne sohbetimiz ne kahkahamız bitti J
Kahvaltı sonrası ise Rumelihisarı
kalesinde aldık soluğu. Defalarca kez önünden geçtiğimiz kaleyi ikimiz de
ziyaret etmemiştik. Müze kartlarımızı göstererek direk içeri girdik. Burçlar
tadilatta olduğu için buralara giriş yasak. Ancak kocaman kale içi doya doya
gezilip, manzaranın keyfi çıkarılabilir. Biz de aynen öyle yaptık.
Girişte yer alan tarihi toplar…
Yine giriş kısmında yer alan eski
eserler…
Kale içinde yukarlara doğru
çıkıldıkça karşılaşılan manzara J
Tadilat dolayısıyla kapalı olan burç
kapıları…
Ve amfi tiyatro…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)