30 Temmuz 2019 Salı

Kalin Kamalin Kakalin Kamaya


Ailece tam 1 hafta süren bir Rusya seyahati gerçekleştirdik. İlk durağımız Klin şehri oldu.Sonrasında ise sırasıyla Tver, Novgorod, Saint Petersburg ve Moskova’yı gezdik. Her bir şehrin bizde bıraktığı izlenim farklı oldu. Genel olarak değerlendirecek olursak ülke çok güzeldi. Öte yandan aynı şeyi halkı için söyleyemeyeceğim. Yabancı bir ülkede ilk defa doğru düzgün yardım alamadık desem yeridir. İnsanlar çok soğuk, ingilizce konuşamıyorlar ve yardım etmeyi sevmiyorlar.

Gelelim seyahatimize.. Klin, Rusya’da ilk uğradığımız şehirdi. Aslında şehrin içini gezmedik. Buraya uğramamızdaki amaç Çaykovski’nin evini görmekti. Yeşillikler içindeki bu ev Çaykovski’nin son yılların geçirdiği bir yer.
Ev, şu an müzeye dönüştürülmüş durumda ve belli zamanlarda konserler gerçekleştiriliyor. Ziyaret esnasında son 10 senede hiç bir klasik müzik konserine, baleye..vs gitmediğimi farkettim. Bu sene fırsatım olursa gitmek istiyorum.
Klin sonrası durağımız Tver oldu. Tver, Volga nehri kenarına kurulmuş küçük bir yerleşim yeri. Konaklama yapmak için uğradığımız şehri biraz da gezdik.
Afanasy Nikitin isimli Rus tacirin heykeli şehrin en popüler noktalarından biri.
Şehir meydanı…
Tver’de bir gece kalıp, dilimizde meşhur rus ezgisi “kalin kamalin kakalin kamaya” eşliğinde yolumuza Veliky Novgorod ile devam ettik.

25 Temmuz 2019 Perşembe

Tatsız Bir Akşam


Güzel bir günün akşamı…Eve dönmek için yolda hızlı hızlı yürüyorum. Ayağımda düz bir sandalet var. Bir anda sol ayak bileğim burkuluyor. Hafif bir acı hissediyorum ama aldırış etmeden yürümeye devam ediyorum. İşte o anda 2.kez burkulma yaşıyorum ve bu sefer acı daha şiddetli. Yine de bir şekilde eve geliyorum ve ayağıma hemen buz koyuyorum. Birazdan geçer diye düşündüğüm acı 10 dakika sonra çekilmez bir hal alıyor ve ayağımın üzerine basamamaya başlıyorum. Bir şeylerin ters gittiği belli. Babam hadi kalk doktora gidelim diyor. Ama ben kalkıp ayağımın üzerine basamıyorum ki Güç bela babamdan destek alarak arabanın koltuğuna yerleşiyorum. Hastane önüne geldiğimizde tekerlekli sandalyeyi arabaya yanaştırıyorlar. Arabanın koltuğundan tekerlekli sandalyeye geçişim yalnızca 15-20 sn ama bana o kadar uzun geliyor ki. Hemen film çekiyorlar ve lif zedelenmesi olduğunu söylüyorlar. Ağrı kesici ilaçlar veriliyor, ayağımı adını bilmediğim bir aparat arasına alıyorlar. Bir müddet ayağımın üzerine basmam yasaklanıyor. Hem üzülüyorum hem de şükrediyorum. Lif zedelenmesi yaşamışım; ya kırık, çatlak olsaydı? Lif zedelenmesinde bunu yaşadağıma göre kırık/çatlak kim bilir nasıl acı verirdi.
10 gün kadar ayağım aparat arasında kalıyor. Her gün ağrı kesici ve buz tedavisi uyguluyorum ve belli bir süre sonra geçiyor. Ama geçmeyen bir şey var o da kalp kırıklığı. En yakın arkadaşımla aramda bir tatsızlık oluyor. 15 gün boyunca bunu düşünüyorum, yerli yersiz göz yaşlarım akıyor. En sonunda ailemin desteği ile biraz teselli buluyorum ve her şeyin hayırlısı diyorum.
İyileşmemin akabinde 1 haftalık bir seyahate çıkıyorum. Seyahat esnasında ufat tefek ağrılar yaşasam da güzel bir seyahat oluyor.

O zaman seyahat yazıları başlasın mı?

23 Temmuz 2019 Salı

Bomontiada’da Kahvaltı ve Ara Güler Sergisi


Bir kaç hafta evvel üniversite arkadaşım Hande ile Bomontiada’da güzel bir gün geçirdik. Sabahın erken saatlerinde Monochrome’da buluşup şahane bir kahvaltı yaptık. Mekanın pişili, mişili çok güzel bir kahvaltısı var, kesinlikle tavsiye ederim.
Kahvaltı boyunca eski yılları zaman zaman ansak da sohbetimizin ana konusu seyahatler oldu. İki seyahat sever şehirleri, ülkeleri masaya yatırdık.
Kahvaltı sonrası ise Bomantiada’da yer alan Ara Güler sergisini ziyaret ettik. 
Daha evvel Ara Güler ile ilgili yazılar okumama, belgeseller seyretmeme rağmen hiç bir sergisini ziyaret etmemiştim. Vefatına yakın müze haline getirilen bu mekan ile  Ara Güler fotoğrafları ile tanışmış oldum.
Yurdumuzdan insan manzaraları…
Eski fotoğraf filmleri… Bir zamanlar böyle film içeren fotoğraf makineleri kullanırdık di mi? 24’lü ya da 36’lı olurdu ve fotoğraf makinesi tatillerde ya da özel günlerde ortaya çıkardı 😊  
Ara Güler’in farklı açılardan çalıştığı fotoğrafları...
İşte böyle…Kahvaltılı, bol sohbetli sergili, güzel bir gün geçirdik. Sonrasında ben biraz alışveriş yaptım. Keyfim de oldukça yerindeydi ta ki akşam saatlerine kadar. Akşam saatleri ise küçük bir kaza yaşadım. Ayrıntıları bir daha ki yazımda paylaşmayı planlıyorum.

Şimdilik hoşçakalın…

1 Temmuz 2019 Pazartesi

Bebek Şenliği


2 hafta evvel Bebek’te geleneksel Bebek Şenliği gerçekleştirildi. Geçen sene şenliğe katılmış, epey keyif almıştım. O yüzden bu sene tekrar gittim. Konsept aynıydı. Park alanında Dj’ler, canlı performanslar ve konserler vardı. Sahil tarafında ise stantlar kurulmuş, çoğu el emeği olan ürünler satılıyordu.

Canlı müziği dinlemek için biraz çimlere yayıldım. Ancak açıkçası geçen sene ki performanslar daha çok hoşuma gitmişti. Bu yüzden biraz müzik dinledikten sonra fazla oyalanmadan tezgahları gezmeye başladım.
Tığ işi yemeniler, el işi oyuncaklar…
Bu sene hasır modası aldı başını gidiyor. Geçen sene çantalarda başlayan moda akımı şimdi şapkaları, terlikleri sarmış durumda.
Rengarenk bir tezgah..
El yapımı, mis kokulu sabunlar…
Veee yemek bölümü…Izgara köfteler, tatlılar, gözlemeler baş köşede yerini almıştı.