Geçtiğimiz haftalarda bir Pazar gününü anne kız günü
yaptık ve kahvaltı sonrası Beyoğlu’na doğru yol aldık. Önce Pera Palace’ta kahve
molası verdik. Otelin asıl pastanesi tadilatta olduğu için bahçesinde geçici bir
pastane oluşturmuşlar. Orada püfür püfür rüzgar eşiliğinde - ki dışarda hava
inanılmaz sıcaktı- kahvemizi içtik ve günün planını yaptık.
Kahve sonrası 50 metre ilerdeki
İstanbul Modern’in önündeydik. İstanbul Modern geçici bir süre Beyoğlu’nda
misafirlerini ağırlıyor. Biz gittiğimizde 3-4 farklı sergi vardı. Bazı
sergileri sıkıcı bulsam da kimileri gerçekten ilgi çekiciydi. İşte sergilerden
bazı fotoğraflar…
Sergi gezisinin ardından Galata’ya
doğru yürüdük. İstanbul’un her yerinde olduğu gibi burada da epey turist
yoğunluğu vardı. Dolayısıyla satılan eşyalar da turistlere hitap eder olmuş.
Sabunlar, peştamaller…vs. Yine de dükkanları, araya sıkıştırılmış butikleri ve cafeleri ile eğlenceli bir semt Galata.
Galata Kulesi’ne varıp bir kez daha
kuleye hayranlıkla baktıktan sonra ise İstiklal Caddesi’ne geri döndük.
Otantik’e uğrayarak yediğimiz bol hamurlu yiyeceklerle kilomuza kilo kattık J
Uzun süredir anne kız böyle bir gün
yapmamıştık, o yüzden ikimiz de geçen
günden mutlu eve döndük.31 Ağustos 2018 Cuma
24 Ağustos 2018 Cuma
İstanbul’da Geçen Günler…
Uzun süredir İskandinavya tatilimden
bahsettiğim için İstanbul’da geçen günleri anmaz oldum. Oysa İstanbul’da da çok yoğun bir yaz geçiyor. Tatil öncesi Yaseminella ile beraber Maçka Parkı’nda piknik yaptık.
Pikniğe son dakikada karar verdiğimiz
için hazırlığımız fazla yoktu. Ancak bu durumun eksikliğini çok fazla
hissetmedik. Sohbet, muhabbet bizi doyurmaya yetti. Bu arada yaprak sarması Yaseminellamdan :)Kuş sesleri ile kulağımızın pası silinirken, toprağa dokunarak bütün stresimizi boşalttık. Seyahat dönüşü ise İstanbul Modern’de çok güzel sergiler gördüm. Kısmet olursa o sergilerden başka bir yazımda bahsetmek istiyorum.
Geçtiğimiz hafta sonuna gelecek olursak yine
Beyoğlu’nda idim. Favori kahvecim Noir Pit’de kahve içerek başladım güne.
Ardından kendimi İstiklal Caddesi’nin
kalabalığına bıraktım.Sonrasında ise Ali Muhitti Hacı Bekir’den bayramlık lokumlarımızı alarak hafta sonunu noktaladım. O zaman herkese iyi bayramlar…
20 Ağustos 2018 Pazartesi
Son Olarak Stocholm
Gezimizin son 2 gününü Stocholm’de
geçirdik. Stockholm Baltık denizi kıyısında güzel ve kozmopolit bir şehir.
Stocholm’ü gezmeye ilk önce belediye
binasından başladık.
Ardından en meşhur yeri Gamla Stan’a
geçtik. Stocholm çok sayıda adadan oluşuyor. Gamla Stan da bu adalardan biri.
Rengarenk evlerden oluşan eski şehir merkezinin fotoğrafı aşağıda yer almakta.
*** Biz yaz döneminde gittik. Hava
gayet iyiydi. Tüm tatil boyunca üzerime ince bir hırka dahi almadım. Sıcaklık
25-29 derece arasındaydı. Sanırım küresel ısınmadan bu ülkeler de nasibini
almaya başladı. O yüzden eğer yaz dönemi gidecekseniz kalın giysileri
abartmayın.
*** 3 ülke de pahalı. Her ülkenin
para birimi farklı. Dolayısıyla gitmeden evvel burada para birimini
çevirtirseniz iyi olur. Yoksa orada kur farkı yaşayabilirsiniz.
*** Doğa çok güzel, şehirler çok
güzel..Şehirler yürüyerek gezilebilir.Toplu taşıma kullanmaya lüzum olmuyor.
***Mutfağı?? Pek mutfağı yok, denk
geldiğiniz yerde bişiler atıştırabilirsiniz. Çeşmeden akan su içilebiliyor.
Seyahatle ve keşifle kalın…
16 Ağustos 2018 Perşembe
O Beklenen Gün : Fiyortlar
Sabah gözüme vuran ışıkla uyanıyorum,
saat epey geç olmuş olmalı diye düşünürken aslında saatin 04:30 olduğunu
farkediyorum. Beyaz geceler dedikleri bu olsa gerek. Gece 12:00 civarı batan ve
03:00 da yeniden doğan bir güneş…Bugün beklenen gün, fiyortları göreceğiz.
05:30 gibi yola çıkıyoruz. Bizi
fiyort turuna çıkaracak geminin yolundayız. Öyle güzel manzaralardan
geçiyoruz ki fotoğraf çekmekten yoruluyor ve makineyi bir kenara bırakarak sadece
manzarayı seyre dalıyorum. Ardından mola vermek için göl kenarı bir noktada
duruyoruz.
Göle doğru yürüdüğüm zaman sessizlik
dikkatimi çekiyor. Neredeyse kalp atışlarımı duyacam. O sessizlik, gölün
berraklığı o kadar huzur verici geliyor ki oradan ayrılmak istemiyorum. Beni
bıraksınlar ve orada bir kaç gün geçireyim istiyorum. Sene boyunca yaşadığım
yorgunluğu işte o anda farkediyorum.Tabi ki böyle bir şansım olmadığı için göl kenarında park etmiş karavana son kez imrenerek bakıyorum ve otobüsün yolunu tutuyorum. Ve sonunda fiyortların başlangıç noktasındayız. Orada küçük bir Viking köyü de kurmuşlar. Sandallar, ocaklar, Viking canlandırmaları her şey çok güzel. Fiyort turu başlıyor ve tam 2 saat sürüyor. Bir çok fiyort köyüne selam çakarak ilerliyoruz ve Flam kasabasında iniyoruz. Şimdi yeni bir tur başlayacak; tren turu. Yine çok güzel manzaralardan geçiyoruz. Gözümüz iyice yeşile, maviye doyuyor. Şu an ismini hatırlayamadığım büyük bir şelalenin önüne gelince duruyoruz. Şelalede aynı zamanda bir de gösteri var. Kuzeyliler troll diye bir hayali varlığa inanıyorlar. Kırmızılar giymiş iki troll müzik eşliğinde dans ediyor. Tren turu da bittikten sonra Oslo’ya doğru tekrar dönüşe geçiyoruz. Ancak bir mola noktamız daha olacak. O da çok eski bir Viking kilisesi. Onu da gördükten sonra yorgun ama mutlu bir şekilde günü tamamlıyoruz.
14 Ağustos 2018 Salı
Kuzeye En Kuzeye Doğru
Eveet sıra geldi Oslo’ya. Sabahın
erken saatlerinde rotamızı Norveç’in başkenti Oslo’ya çevirdik ve bu yolculuk
esnasında çok güzel manzaralardan geçtik. Şahitlik ettiğimiz manzaralardan biri
aşağıdaki gibiydi…
Şehre girmeden evvel kış
olimpiyatlarının ve çeşitli kayak yarışlarının yapıldığı pistlere uğradık.
Orada aynı zamanda sanal olarak kayak
yarışı deneyimleyebilmek için simülatör de vardı. Denedim mi? Evet…Beğendim mi?
Hayır. Hiç bir özelliği yoktu ve gerçek olmaktan çok çok uzaktı. İstanbul’da
çok daha iyi simülatörler var J
Sonrasında şehrin girişinde yer alan
Vigeland heykel parkını ziyaret ettik. Gustav Vigeland’ın eserlerini barındıran
park devasa bir alana kurulu. Heykeltraş tüm ömrünü bu parka adamış. Aile,
arkadaşlık ve ilişkiler üzerine çeşitli eserler ortaya koymuş.
Parkın en meşhur heykeli de işte bu
veletti J Ağlayan çocuk isimli heykel epey
popüler…
Ve Oslo… Oslo nasıl bir şehirdi diye
bana soracak olsanız “zengin, yaşam standartları yüksek ve bir o kadar da güneşli” bir
şehir olarak tanımlarım. Evet güneşli...İskandinavya standartlarına göre inanılmaz güneşli bir havaya denk geldik. O yüzden Norveç aklımda hep güneşli kalacak :)
En eğlenceli bölgesi liman
bölgesiydi.
Biz de zamanımızın çoğunu limanda
geçirdik . Limandayken elimizde dondurmalarımızla ertesi günkü gezinin meraklı
muhabbetine dalmıştık bile…
10 Ağustos 2018 Cuma
Malmö ve Goteborg
Gezimizin üçüncü gününde İsveç’in
sevimli şehri Malmö’ye doğru yola çıktık. Kopenhag’dan Malmö’ye yarım saatlik
bir kara yolculuğu ile ulaşılıyor. Sevimli, sakin ve bir o kadar da modern bir
şehir Malmö.
Şehrin içine girmeden evvel şehir
dışındaki hayvanat bahçesine uğradık. Hayvanat bahçesine doğru ilerlerken
çocukluğum gözlerimin önünden geçti. Rahmetli dedem ara sıra bize gelir, zile
basar ve anneme “Esra’yı (bana ailede Esra diye hitap ederler) hazırla onu
gezmeye götürecem” derdi. Nasıl sevinirdim anlatamam. Bu gezilerimizin çoğu
Gülhane parkındaki hayvanat bahçesine olurdu. Küçücük ellerimi dedemin kocaman
avucuna bırakır seke seke yanında yürürdüm. Hayvanat bahçesine girdiğimiz zaman
bana hayvanları tek tek anlatır, sonrasında da tost ve gazoz ısmarlardı. Ah
dedem…Şimdi o çok uzaklarda çocukluğumun mutlu anılarında gizli. Neyse konuyu dağıttım biraz.
Çocukluğumda severek gezdiğim hayvanat bahçelerine artık gitmiyorum.
Hayvanların doğal yaşamlarından uzakta, kafes arkasında sergilenmesi hiç hoşuma
gitmiyor. O yüzden Malmö’de de içine girmedim. Sadece dışındaki doldurulmuş
bazı hayvanları fotoğrafladım.
Ardından Malmö merkeze yani Old Town’a
geçtik. Old Town küçük küçük butiklerin, cafelerin sıralandığı hoş bir yer.
Burada bir de el sanatı ürünlerin satışının
yapıldığı ayrı bir yer var. Oraya da uğradık. Ancak ben pek
kaydadeğer bişi görmedim.
Bir de şehirde çok meşhur bir
cheesecakeci varmış. Gitmeden evvel bloglarda ve tripadvisor'da cafeye dair övgü
dolu yazılar okumuştum. O yüzden gelmişken deneyelim dedik ama tam bir hayal kırıklığıydı. Türkiye’de çok daha iyi cheesecake
yapan yerler var.
Öte yandan cafenin dizaynı çok sıcaktı. Zaten kitabın girdiği her yer çok sıcak :)
Malmö’de geçirdiğimiz keyifli
saatlerden sonra konaklamak üzere Goteborg’a doğru yol aldık. Goteborg deniz
kenarı ve yüksek sayıda göçmen nüfus barındıran bir şehir. 1-2 saat şehir turu
attıktan sonra günü noktaladık.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)