Kitapçıya gittim ve direk “güleceğim, eğlenceli
bir kitap istiyorum” dedim. Ben böyle deyince best seller tarzı yazılmış tüm
romantik kitapları önüme sıraladılar. Ama istediğim bu değildi, ben aşk
hikayesi değil bildiğin komik kitap arıyordum. Farkettim ki edebiyat dünyası komedi
türü kitaptan yoksun 😊
Neyse sonunda İdil Hazan Kohen’in “Telefonum Olmadan Asla” kitabını aldım.
Yazarın daha önce Kişisel Gerilim romanını almış ve epey eğlenmiştim.
Dolayısıyla bu kitapta aradığımı bulabilirdim. Ancak maalesef öyle olmadı. Bu
sefer hem hikaye çok ilgi çekici değildi hem de espiriler biraz
zorlamaydı.
Diğer okuduğum kitap ise Şermin Yaşar’ın “Hoşçakal Lokantası” oldu. Hayatın içinden çeşitli öyküler barındıran bu kitabı çok
sevdim. Normalde öykü türü kitapları sevmememe rağmen yazarın dili son derece
akıcı ve gözlemleri hayatın tam merkezine isabet ediyordu. Bu yüzden keyifle okudum.
Ve son olarak “Fransız Kadınları Yüzünü
Gerdirmez” isimli kitabı okudum. Bu kitap için, kadınlara yönelik yazılmış sağlıklı yaşam ve
bakım kitabı diyebiliriz. İçinde sağlıklı tariflerden, saç bakımına kadar bir
çok bilgi bulunuyor. Yaşam stilim genel anlamda sağlıklı olduğu için kitabın
bana çok katkısı olmadı. Ancak ilgi duyanlara tavsiye ederim.
Keyifli okumalar…29 Mayıs 2019 Çarşamba
24 Mayıs 2019 Cuma
Hisse-i Şayia ve Zihni Göktay
Nefesimi tutarak seyrettiğim ve ellerim kızarana
kadar alkışladığım iki tiyatro oyuncusu var. Bunlardan biri Yıldız Kenter. Sanatçıyı
yıllar evvel yalnızca bir kez seyretmiş ve sahnedeki duruşuna ve oyunculuğuna
hayran olmuştum. Sonra yeniden seyretmek nasip olmadı. Diğer oyuncu ise Zihni
Göktay. Onu da uzun süre önce Lüküs Hayat oyununda seyretmiş ve çok beğenmiştim.
Ancak daha sonraları tiyatroya gitmeyi biraz ihmal ettiğimden başka bir oyununu
seyredemedim. Bu senenin başında şehir tiyatrolarının programına baktığımda
ustanın iki oyunda yer aldığını gördüm. İlk tercihim Cibali Karakolu oldu. Ancak
oyun günleri ile benim programım bir türlü uyuşmadığı için gidemedim. Bunun
yerine Hisse-i Şayia isimli oyuna bilet aldım.
İtalya tatili öncesi ailece Hisse-i Şayia isimli
oyunu seyrettik. Oyun cumhuriyet öncesi yazılmış çok eski oyunlarımızdan biri.
Hatta cumhuriyet döneminde Atatürk’ün seyrettiği ilk oyun diye geçiyor. Baş
rollerde Zihni Göktay ve Hikmet Körmükçü yer alıyor. Başından sonuna tüm oyunu
keyifle seyrettim. Tabi ki Zihni Göktay’a da bir kez daha hayran oldum. Oyuna tartışılamaz
derecede büyük bir katkısı vardı. Şu an şehir tiyatrolarında sezon kapandı.
Eğer oyun seneye bir kez daha sahnelenirse kesinlikle tavsiye ederim.
21 Mayıs 2019 Salı
Napoli (Son)
Napoli’deki son
günümüzü yeme içme ve alışveriş için ayırdık. Napoli’nin alışveriş için
kullanılan ünlü caddesi Toledo’yu boylu boyunca gezdik. Cadde boyunca bildiğimiz
markalar yan yana sıralanıyordu. Açıkçası Türkiye’de ulaşabildiğimiz
markalardan yurtdışında alışveriş yapmayı çok sevmiyorum. Boşu boşuna yük
taşıma gibi geliyor. Dolayısıyla hiç bir mağazanın içine girmedik.
Alışveriş
caddesinin bir noktası Gesu Nuova meydanına çıkıyor.
Meydanı
görmemizin akabinde şehrin ünlü pizzacısına doğru yürümeye başladık. Da
Michele isimli pizzacı şehrin hatta İtalya’nın en ünlü pizzacılarından biri.
Aynı zamanda margarita pizzanın da mucidi. Pizzacının önüne geldiğimiz zaman
inanılmaz bir kalabalık olduğunu gördük. İnsanlar tek sıra halinde değil bir
öbek şeklinde pizzacının önünde bekliyordu. Biz de o öbeğe karıştık ve yavaş
yavaş öne doğru ilerledik. Ancak o anda farkettik ki kimse kafasına göre içeri
giremiyor. Kapı önündeki görevli bir numara okuyor ve o numaranın sahibi içeri
giriyor. Yani banka usulü, önceden numara almamız gerekiyormuş 😊
Biz de numara alarak sıramızı beklemeye
başladık. Elimizde ki numara 67 idi. Yani önümüzde tam 66 kişi vardı. Yaklaşık 1.5
saat bekledikten sonra sıra numarasının hala otuzlarda olduğunu farkederek daha
fazla bekleyemeyeceğimizden emin olduk ve “acaba oturmasak ve alıp çıksak daha
çabuk alabilir miyiz” diye görevliye sorduk. Görevli yarım saat içinde
alabilirsiniz deyince hemen bu yolu tercih ettik ve böylece yarım saat sonra
pizzalarımıza kavuştuk. Peki, beklediğimize değdi mi? Lezzetli bir pizzaydı ama
İtalya’da çok daha iyilerini yedim o yüzden beklentiyi çok yüksek tutmamak
lazım.
Karnımız doyduktan sonra daracık sokaklar ve bu
sokaklarda satılan incik boncuklar arasında kaybolduk.
Napoli’nin simgelerinden biri de kırmızı biber.
Evet bildiğimiz kırmızı biber, şans ve bereketin simgesi olarak kabul
ediliyor.
Ve maradona… Efsane futbolcu şehirde hala önemli
bir yere sahip.
Rengarenk makaranaları da unutmamak lazım.
Artık yavaş yavaş dönüş yoluna geçmeye
hazırlanıyorduk. Ancak bir noktamız daha kalmıştı. O da ünlü tatlıcı
Scaturchio…
Şehrin meşhur romlu tatlısı Baba tatlısını da
tadarak seyahatimizi noktaladık.
Napoli’ye yolu düşeceklere notlar…
*Şehir çok kalabalık ve hep anlatıldığı gibi pis
ve gürültülü. Ancak hırsızlık vakasının biraz abartıldığını düşünüyorum. Hem
gece hem de gündüz dışarda güven içinde dolaştık. Tabi ki yine de cüzdanı
kollamak da fayda var.
*Halkı inanılmaz sıcakkanlı ve konuşkan. Yardıma ihtiyacınız olduğunda
mutlaka yardım edecek birileri bulunuyor.
*Trafikte asla kural tanımıyorlar. Caddeden
karşıya geçerken dikkatli olmak da fayda var. Yaya geçidine, trafik ışıklarına
çok güvenmeyin.
*Taksi ücretini binmeden sorun. Aynı yere 3
farklı ücretle gittik 😊
16 Mayıs 2019 Perşembe
Napoli : Güney İtalya’nın Yaramaz Çocuğu
İkinci kez aynı şehirdeyim, Napoli’de. Tüm söylenilenlerin
aksine yine de seviyorum bu şehri. Evet kalabalık, evet gürültülü, evet pasaklı
ama her daim neşeli ve eğlenceli tıpkı küçük, yaramaz bir çocuk gibi.
Seyahatimizde son 2 günümüzü Napoli’ye ayırdık.
Önce ki gelişimizde yalnızca yarım gün görebilmiş şehirden çok da bişi
anlamamıştık. Ancak bu sefer doya doya gezdik.
Gezimize tarihi bir pasaj olan Galleria Umberto
ile başladık. Benzerinin Milano’da olduğu pasaj 150 senelik bir geçmişe sahip.
Pasajın zemininde 12 burcun mozaik işlemesi yer
alıyor.Pasajın biraz ilerisinde ise tiyatro binası bulunmakta. Veee Plebiscito meydanı…Napoli’nin en havalı meydanlarından biri… Castel Nuova… Sahilde yer alan Immacolata çeşmesi ise Pietro Bernini tarafından tasarlanmış özel bir çeşme. Gelelim yeme içme olayına. Napoli, pizzanın ana vatanı. İtalya’nın en güzel pizzaları Napoli’de yenir diye bir söylem vardır. Şehrin çok popüler 2 tane pizzacısı var. Onlardan diğer yazımda bahsedeceğim. Ancak ben popüler pizzacıların dışında yerel halkın sevdiği bir yer bulmak istedim. Bunun için bindiğimiz taksilerde şoförlere hep aynı soruyu yönelttim. Ancak net bir cevap alamadım. Hepsi ağız birliği etmişcesine “pizza burada her yerde yenir” cevabını verdiler 😊Biz de rastgele bir yere girdik ve pizzamızı yedik. Gayet de lezzetliydi. Sonrasında da dondurma ile günü kapattık.
14 Mayıs 2019 Salı
Amalfi ve Güzel Ravello
Seyahatimiz, İtalya’nın Paskalya tatiline denk
geldiği için trafiğin gazabına uğrayıp Amalfi’ye 2 saat gecikmeli olarak vardık.
Amalfi, tam bir tatil şehri. Henüz hava sıcaklığı
yeterli derecelere ulaşmamasına rağmen plaj, güneşlenen ve denize giren insanlarla
doluydu.
Ana meydanı ise Dome katedrali, tarihi çeşme ve küçük cafelerle donatılmış
cıvıl cıvıl, şirin bir meydan.Eğer deniz ürünleri ile aranız iyiyse burası yeme içme bakımından bir cennet. Her yerde küçük balıkçılar var ve bu balıkçılarda kızartılmış deniz ürünleri külahta satılıyor. Böylece vakit kaybı olmadan bir yandan gezip bir yandan da karnınızı doyurabilirsiniz. Biz de aynen öyle yaptık. İçi kalamar, karides ve balık dolu külahlarımızı elimize alarak hem karnımızı doyurduk hem de Amalfi’yi keşfettik. Akabinde tarihi pastanesi Andrea Pansa’da tatlı molası verdik. Pastanenin favori ürünü ise Delizia Al Limone isimli tatlı. Bence ortalama lezzette bir tatlıydı. Amalfi sonrası ise Ravello’ya doğru yola çıktık. Ah Ravello… Sanırım tatil boyunca en sevdiğim yer burası oldu. Küçük bir dağ kasabası. Kasabanın girişinde yer alan Villa Rufolo muhteşem güzellikte bir manzara vaadediyor. Ayrıca bahçesi de görülmeye değer. Kasabanın meydanı da çok güzeldi. Amalfi kıyılarının en hoş ürünlerini buradaki dükkanlarda bulduk. Keşke biraz daha vaktimiz olsaydı da buranın tadını daha iyi çıkarabilseydik ama yazımın başında bahsettiğim gibi yoğun trafik programımızı etkiledi maalesef. Son olarak limonlu dondurmalarımızı alıp Amalfi kıyıları ile vedalaştık. Yolu Amalfi Kıyılarına Düşeceklere Notlar;
*Biz Amalfi turu satın alarak kara yolu ile kasabaları
gezdik. Eğer karayolu ile gezecekseniz yolların çok virajlı ve dar olduğunu
aklınızdan çıkarmayın.
*Bir güne hem Sorrento hem Positano hem de Amalfi
ve Ravello sığdırmak zor olabiliyor. Sadece Amalfi ve Ravello’yu tercih etmek
daha yerinde bir karar olabilir.
*Ravello'ya giderseniz mutlaka Villa Rufolo'ya uğrayın derim. Burada nefis manzara fotoğrakları çekebilirsiniz. Giriş ücretli. (7 Euro)
*Yine buralarda limona dair her şeyi
bulabilirsiniz. Limoncello, limonlu sabunlar, şekerler, çikolatalar..vs
10 Mayıs 2019 Cuma
Sorrento ve Positano
Gezimizin 3.günü epey koşturmalı bir gündü. Boydan boya Amalfi kıyılarını dolaştık.İlk
durağımız ise Sorrento oldu.
Sorrento diğer kıyı kasabalarına göre biraz daha
büyük ve gelişmiş bir yer. Tasso meydanından gezimize başladık.
Ardından çok eski bir buğday değirmenini görmeye
gittik. Değirmenin ağaçlar arasında kalan görüntüsü çok hoştu.
Sonrasında, Sorrento’nun ara sokaklarını gezmeye
başladık.
Amalfi kıyıları da aynı Capri gibi limon
ürünlerinin popüler olduğu bir yer. O yüzden burada da limona dair her şey bulmak
mümkün.
Sorrento sonrası Amalfi’ye doğru yola çıktık.
Amalfi’ye giderken yol güzergahımızda bulunan Positano’yu da yukarıdan
fotoğrafladık. Vakit darlığından ötürü maalesef Positano’yu gezme şansımız
olmadı.
7 Mayıs 2019 Salı
Procida
Sabah erkenden soluğu tekrar Napoli limanında
aldık. Bu sefer ki rotamız Procida idi. Procida, Napoli’ye yarım saat kadar
mesafede fazla popüler olmayan bir ada. Gitmeden evvel adayı biraz araştırmış ve internetteki fotoğraflarına aşık olmuştum. O yüzden adaya bir an önce gitmek için
sabırsızlanıyordum.
Yarım saatlik yolculuk sonrası adaya vardık. Fotoğraflarda
gördüğüm renkli evler şimdi karşımdaydı. İtiraf etmek gerekirse ada, fotoğraflarda
görüldüğü gibi albenili değil. Evler biraz bakımsız. Ancak buna rağmen ben sevdim.
Öncelikle adanın tepesine doğru yürüdük ve burada
manzara fotoğrafı çektik. Ardından tepede yer alan kiliseyi gezdik. Chiesa Santa
Margherita Nuova kilisesi tam 500 senelik bir kilise.Kilisenin içinde Procida’nın güzel bir münyatürü de bulunuyor. Daha sonra arnavut kaldırımlı sokaklardan yavaş yavaş aşağıya doğru yürüdük. Adanın bir diğer ünlü kilisesi de Maria Delle Grazie…Yolumuzun üzerindeki bu kiliseyi de gördükten sonra adanın arka tarafına geçtik.
*Adaya çok büyük
beklentiler içinde gitmeyin. Ada henüz turistik kıvama gelmediği için biraz
bakımsız. Ancak güzel fotoğraflar veriyor 😊 Gitmeden evvel sandviçlerinizi yaptırıp tepede
manzara eşliğinde yiyebilirsiniz.
*Sefer sayısı az. O yüzden limana gitmeden
saatleri kontrol etmek de fayda var.
*Çok fazla alışveriş imkanı yok. Kısıtlı sayıda
dükkan var ve onlarda da öyle ahım şahım ürünler satılmıyor.
5 Mayıs 2019 Pazar
Bir Limon Hikayesi 2
Capri’nin en meşhur yiyeceği domates, mozarella
ve fesleğenden oluşan caprese salata. Ancak canımız salata yemek istemeyince
deniz ürünlerine yöneldik. Capri’de çok şık ve pahalı balık restoranları olduğu
gibi daha uygun fiyatlı restoranlar da bulmak mümkün. Biz de böyle uygun
fiyatlı, salaş ve önünde kuyruk olan küçücük bir restoran / cafe de karnımızı
doyurduk.
Sonrasında Ana Capri’ye geçtik. Ana Capri, Capri
kadar hareketi ve canlı değil. Yerel halkın daha çok oturmak için tercih ettiği
bi yer. Casa Rossa en ünlü binalarından biri. Şu an müze olarak hizmet veriyor.
Vakit dar olduğu ve o vakti de müzede harcamak istemediğimiz için müzeyi
ziyaret etmedik. Müze gezilerini çok sevmeme rağmen yurtdışı seyahatlerimde eğer görülmesi
olmazsa olmaz bir müze değilse programıma almıyorum.Ardından Ana Capri’nin sokaklarında gezmeye başladık. Gezi esnasında karşımıza sık sık limon bahçeleri çıktı. Aşağıdaki limon bahçesi de bunlardan biriydi. Burası aynı zamanda bir restorandı. Yaz akşamları limon ağaçları altında lezzetli italyan yemekleri ile şarapları yuvarlamak eminim çok hoş olur. Her şey limon dedik ya bir de adanın limonlu kurabiyesi meşhur. Caprilu al limone isimli kurabiyeyi çok sevdik. Hatta gelince internetten tarifini aldım. En kısa zamanda yapmayı planlıyorum. Sonrasında San Michele isimli seyir terasına gittik. Seyir terasında bizi yine güzel bir Capri manzarası karşıladı. Ve dönüş için tekrar limandayız. Böylece dolu dolu geçen bir Capri günü sonlanmış oldu. Capri’ye yolu düşeceklere notlar:
*Napoli’den Capri’ye sık aralıklarla hareket eden
feribotlarla ulaşmak mümkün. İki çeşit feribot var. Hızlı feribot ve yavaş
feribot. Biz hızlı feribotu tercih ettik. 50 dakika civarında Capri’ye
ulaşılabiliyor.
*Capri; Capri ve Ana Capri olmak üzere iki
kısımdan oluşuyor. Limandan fünikülerle Capri’ye gidilebilir. Ana Capri’ye ise
Capri’den otobüsler kalkıyor. Aynı şekilde Ana Capri’den limana da otobüsle
dönülebilir.
*Ada genel olarak pahalı olmakla beraber uygun
fiyatlı yeme içme yerleri de bulmak mümkün.
*İlkbahar ve sonbahar ayları ziyaret için en
uygun zamanlar. Yazın çok kalabalık olduğunu duyduk.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)