İlkokula gidiyordum. İştahsız bir
çocuktum, çocukların sevdiği şeyleri bile nazlana nazlana yerdim. Ne var ki bir
gün okul çıkışında bir seyyar satıcıya denk geldim, itekleyerek götürdüğü
arabasında nefis görünen tatlılar vardı. Anneme bu tatlılardan istiyorum
dediğimi ve annemin de “hayır onlar pis, olmaz” dediğini hatırlıyorum. Çünkü
annemin kuralları vardı, sokaktan bir şey yenmezdi, hiç hijyenik değildi. Neyse
ben o tatlılardan yiyemeden büyüdüm. Aileden gelen alışkanlıkla sokaktan
alabileceğim şeyler mısır ve simitle sınırlı kaldı ta ki Gayrettepe’de bir
sokak köftecisinden köfte yiyene kadar. Hayatımda yediğim en lezzetli köfteydi.
Bundan sonra sokak lezzetteri ile aramdaki mesafeyi azalttım. Valla tam olarak
kaldırdım diyemiyorum çünkü her gördüğüm yerde bişi yemiyorum ama eğer
bulunduğu yerde bilinen, güvenilir bir satıcı ise deniyorum.
Geçtiğimiz hafta Etiler’de sokak
lezzetleri festivali düzenlendi. Sanatçılar parkında düzenlenen festivale
katılım yüksekti.
Bir çok sokak lezzeti festival
kapsamında bir araya gelmişti. İşte bazıları…
Seveni de sevmeyeni de çok olan bir
yiyecek : Kokoreç … ( Ben sevenlerdenim)
Şiş kebap…Sokaklarda en fazla rastladığımız lezzet, tavuklu pilav… Turşu suyu… Midye dolma… (Ege’de severek yediğim midye dolmayı İstanbul’da pek sevmiyorum, ancak yine de denedim).