Sabahın ilk ışıkları ile uyanıp yine yollara düşüyoruz ama önce kahvaltı. Bu sefer kaldığımız otelin mahallesinde yer alan bir kahvaltıcıyı tercih ediyoruz. Yumurtalı ekmekler ve nefis pancakeler ile kilomuza kilo kattıktan sonra artık merkeze doğru yürüyebiliriz.
Sabahın sessizliği ve kanalların verdiği huzur hissi…
Bugünkü
ilk durağımız Fabrique Des Lumieres yani ışık müzesi. Amsterdam, müze bakımından misafirlerine oldukça fazla seçenek sunan bir şehir. Van Gogh, Rijksmuseum
gibi sanata doyuran müze ziyaretleri yapmak mümkün. Ancak biz biraz daha farklı
olması açısından ışık müzesini tercih ediyoruz.
Burası
çok büyük bir parkın içinde yer alan bir müze. Gün boyunca ışıklı görüntülerle Antik Mısır
hikayesi, Hollandalı sanatçılar sunumu ve denizaltı gösterisi olmak üzere 3
farklı sunum yapılıyor.
Biz
Antik Mısır’ı tercih ediyoruz. 1 saat boyunca duvarlara yansıtılan ışıklarla Mısır’ın
doğuşunu, krallarını, örf ve adetlerini seyrediyoruz.
Ayrıca gösterinin bitiminde ekstra olarak Fransız sanatçı Jean Leon Gerome’ye ait eserlerle ilgili 15 dakikalık bir sunum yapılıyor.
Müze
sonrası Amsterdam sokaklarına karışarak Winkel 43’e gidiyoruz. Winkel 43
elmalı turtası ile meşhur bir cafe. Çok da bir şey beklemeden gittiğimiz
cafenin hem elmalı turtasına hem de kahvesine bayılıyoruz.
Kültür dozumuz yüklendiğine ağzımız da tatlandığına göre Amsterdam’ı gezmeye devam…
kahvaltı ve tatlılar oleeey :) apple strudel efsane :)
YanıtlaSilApfel Strudel değil Deep. Elmalı bir turtaydı bence Apfel Strudelden çok daha lezzetliydi :)
Sil