Eve gelince
mimozaları bir vazoya yerleştirdim. Tüm oda mis gibi koktu...
Yemek
faslından sonra ise kitaplığımda okunacak bir kitap aramaya başladım. Zülfü Livaneli’nin
Serenad’ı bana göz kırpıyordu. Piyasaya çıktığı dönemde çok övgü alan bu kitabı
okumaya karar verdim.
Yağmur,
mimozalar, serenad her şey tamamdı da bir telefon görüşmesi planımı değiştirdi.
Telefondaki sıkıntılı, üzgün ses ruhumun derinliğine kadar işledi. Hani hayatımızda bazı insanlar
vardır; onların gülüşü bizi mutlu ederken üzüntüsü ise kederlendirir. Böyle kişilerin
sayısı benim hayatımda bir elin parmaklarını geçmez. Öyle biriydi telefonun
diğer ucundaki kişi. En kötüsü de ona yardımcı olabilmek adına elimden bir
şeyin gelmemesiydi :(
Ve telefon
kapandı. Mimozaların kokusunu bir kez daha içime çektim. Serenad mı? O başka
bir güne kaldı...
mimozaları ben de çok severim. Bu sene yalancı bahara kanıp erkenden açtılar
YanıtlaSilEvet tüm çiçekler yalancı bahara kandı maalesef :( Umarım soğuktan zarar görmezler...
Silmimoza çiçeğini görünce aklıma hemen Volkan Konak'ın söylediği şarkı geliyor :) çok güzeller mis gibi kokmuştur şimdi :)
YanıtlaSilHem de nasıl güzel koktu :)
Sil