27 Mart 2017 Pazartesi

Baştan Sona Nostalji Kokan Bir Cumartesi

Cumartesi günü benim için yoğun ve stresli başladı. Sabah erken saatlerde İtalyanca sınavına girdim. Orta seviyeye geçebilmek için önemli bir sınavdı. Fena geçmedi, bakalım şimdi sonucu bekliyorum.

Sonrasında yine Yaseminella ile buluştuk. Yemek yedikten sonra bu sefer kahve molamızı Lebon Pastanesi’nde verdik.
Eski pastanelerin, restoranların hala hizmet vermesi çok hoşuma gidiyor. Lebon tabi ki 1930’larda ki Lebon değildir sanırım ama yine de isminin devam etmesi ve pastane kültürünü sürdürmesi güzel.
Pastanenin duvarlarında eski Beyoğlu fotoğrafları ve bir müşterinin adisyonunu görmek mümkün.
Burada kahvemizi içip, tatlı atıştırmalıklardan yedikten sonra başka bir nostaljik mekana doğru yola çıktık.   
Veeee Pera Palas’dayız. Pera Palas’a geliş amacımız tiyatroydu. Pera’nın Zamanı isimli oyunu görmek için gelmiştik.
Bu oyun klasik tiyatrolardan biraz farklıydı. Şöyle ki; oyun zamanı geldiğinde bizi 4.katın koridoruna topladılar. Hepimize kulaklıklar dağıtıldı ve bir bellboy gelerek bizi 3 gruba böldü. Sonrasında otel odalarında dolaşmaya başladık. Girdiğimiz odalar arasında Agatha Christie’nin, Kral Franz Joseph’in vakti zamanında konakladığı odalar da vardı. Her odada ayrı bir oyun sahnelendi. Oyuncular çok iyiydi, ama oyunların o kadar iyi olduğunu söyeleyemeyeceğim. Bazı oyunlarda sıkıldığım oldu. Buna rağmen böyle interaktif değişik bir oyunun içinde olmak, böyle bir şeyi deneyimlemek güzeldi. Bunların ötesinde Pera Palas gibi tarihi bir mekanın odalarında dolaşmak zaten çok hoştu.
Oyun sonrası akşam yemeği için yine buram buram nostalji kokan bir mekana gittik. Acaba neresi??

17 yorum:

  1. Ahaha;)))) hislerim hakikaten iyidir; istersen memnun kalıp kalmadiginizi da yazayım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ortamı çok sevdim Handan ama yemekler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Yine de ortam için bi daha giderim:)

      Sil
  2. lebon, markiz bayılırııım eski yerlermiş eveet. tiyatro da ilginçmiş aklımda olsuun :)

    YanıtlaSil
  3. :))) tam da bunu yazacaktım; içkileri sevmiş ( ama biraz pahalı bulmuş olabilirsin) yemeklerden ise eh işte diye bahsedeceğini düşünmüştüm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Handan sarı votka denemeliymişiz (spesiyal oymuş) bi dahakine artık. İçkiler evet pahalıydı ama o standarttaki bi yer için de tolere edilebilir.

      Sil
  4. markiz kapanalı çokk oldu!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Di mi ben de öyle biliyorum :(( Maalesef bu tip yerler zincir cafelerin karşısında dayanamıyor.

      Sil
  5. Her hafta sonu ne de güzel İstanbul'un tadını çıkartıyorsun... İmrenmemek elde değil arkadaşım ♥

    YanıtlaSil
  6. sarı votka yapmak kolay; pazardan aldığın limonları iyice yıkayıp kuruluyorsun, sonra sadece sarı kabuklarını incecik soyuyorsun, votka şişesinin içine atıyorsun. 2-3 gün 1 hafta karanlık yerde bekletiyorsun, sarı renk ve aroma votkaya geçiyor, şat bardaklarını buzluğa atıyorsun, soğuyunca votkayı koyup fondipliyorsun. evde daha ekonomik:))) bir bardak fiyatına bir şişe sarı votkan olabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaaa hakkaten kolaymış.Tarif için teşekkürler, iyi hafta sonları...

      Sil
  7. Oyunlar iyi olmasa bile Pera'nın odalarında dolaşmak bile yeterli nasıl takip edebilyorsunuz bu kadar ilginç bir gündemi, harikasınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, evet odalarında gezmek güzeldi:)

      Sil
  8. ay tam ilhan uçer ve senin yorumunu okuyodum sen bana yorum yapıyomuşsuun :)

    YanıtlaSil