Cumartesi günü benim için yoğun ve stresli başladı. Sabah
erken saatlerde İtalyanca sınavına girdim. Orta seviyeye geçebilmek için önemli
bir sınavdı. Fena geçmedi, bakalım şimdi sonucu bekliyorum.
Sonrasında yine Yaseminella ile buluştuk. Yemek yedikten
sonra bu sefer kahve molamızı Lebon Pastanesi’nde verdik.
Eski pastanelerin, restoranların hala hizmet vermesi çok
hoşuma gidiyor. Lebon tabi ki 1930’larda ki Lebon değildir sanırım ama yine de
isminin devam etmesi ve pastane kültürünü sürdürmesi güzel.Pastanenin duvarlarında eski Beyoğlu fotoğrafları ve bir müşterinin adisyonunu görmek mümkün.
Veeee Pera Palas’dayız. Pera Palas’a geliş amacımız tiyatroydu. Pera’nın Zamanı isimli oyunu görmek için gelmiştik. Bu oyun klasik tiyatrolardan biraz farklıydı. Şöyle ki; oyun zamanı geldiğinde bizi 4.katın koridoruna topladılar. Hepimize kulaklıklar dağıtıldı ve bir bellboy gelerek bizi 3 gruba böldü. Sonrasında otel odalarında dolaşmaya başladık. Girdiğimiz odalar arasında Agatha Christie’nin, Kral Franz Joseph’in vakti zamanında konakladığı odalar da vardı. Her odada ayrı bir oyun sahnelendi. Oyuncular çok iyiydi, ama oyunların o kadar iyi olduğunu söyeleyemeyeceğim. Bazı oyunlarda sıkıldığım oldu. Buna rağmen böyle interaktif değişik bir oyunun içinde olmak, böyle bir şeyi deneyimlemek güzeldi. Bunların ötesinde Pera Palas gibi tarihi bir mekanın odalarında dolaşmak zaten çok hoştu. Oyun sonrası akşam yemeği için yine buram buram nostalji kokan bir mekana gittik. Acaba neresi??
kapanmadıysa rejans
YanıtlaSilHandan :)) Nasıl bir 6.histir bu :)
SilAhaha;)))) hislerim hakikaten iyidir; istersen memnun kalıp kalmadiginizi da yazayım
YanıtlaSilOrtamı çok sevdim Handan ama yemekler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Yine de ortam için bi daha giderim:)
Sillebon, markiz bayılırııım eski yerlermiş eveet. tiyatro da ilginçmiş aklımda olsuun :)
YanıtlaSilMarkiz kapandı galiba Deep :((
Sil:))) tam da bunu yazacaktım; içkileri sevmiş ( ama biraz pahalı bulmuş olabilirsin) yemeklerden ise eh işte diye bahsedeceğini düşünmüştüm.
YanıtlaSilHandan sarı votka denemeliymişiz (spesiyal oymuş) bi dahakine artık. İçkiler evet pahalıydı ama o standarttaki bi yer için de tolere edilebilir.
Silmarkiz kapanalı çokk oldu!
YanıtlaSilDi mi ben de öyle biliyorum :(( Maalesef bu tip yerler zincir cafelerin karşısında dayanamıyor.
SilHer hafta sonu ne de güzel İstanbul'un tadını çıkartıyorsun... İmrenmemek elde değil arkadaşım ♥
YanıtlaSilHadi sen de gel tadını beraber çıkaralım:)
Silsarı votka yapmak kolay; pazardan aldığın limonları iyice yıkayıp kuruluyorsun, sonra sadece sarı kabuklarını incecik soyuyorsun, votka şişesinin içine atıyorsun. 2-3 gün 1 hafta karanlık yerde bekletiyorsun, sarı renk ve aroma votkaya geçiyor, şat bardaklarını buzluğa atıyorsun, soğuyunca votkayı koyup fondipliyorsun. evde daha ekonomik:))) bir bardak fiyatına bir şişe sarı votkan olabilir.
YanıtlaSilAaaa hakkaten kolaymış.Tarif için teşekkürler, iyi hafta sonları...
SilOyunlar iyi olmasa bile Pera'nın odalarında dolaşmak bile yeterli nasıl takip edebilyorsunuz bu kadar ilginç bir gündemi, harikasınız.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, evet odalarında gezmek güzeldi:)
Silay tam ilhan uçer ve senin yorumunu okuyodum sen bana yorum yapıyomuşsuun :)
YanıtlaSil