Dedemden
ayrılınca Beşiktaş’taki diş hekimimizin yolunu tuttum. Aslında dişlerimde her hangi bir sorun yoktu
ama genel bir kontrol yaptırmak istedim. Diş hekimimiz enine boyuna inceledi,
diş eti bakımımı yaptı ve hiç bir sorun
olmadığını söyledi. Tavşanım mavşanım ama dişlerim gayet sağlıklıymış J
Sonrasında
7-8 Hasan Paşa Fırını’na uğradım. Beşiktaş’ta oturanlar ya da
buraya sık gidenler bu fırını iyi bilir. Burası, Beşiktaş’ın en eski dükkanlarından biridir. Tazecik, lezzetli kurabiyeler yapar. Ben de geçerken uğradım ve
annemin en sevdiği hindistan cevizli kurabiye (coco) ile kendi en sevdiğim
kurabiyeden -acı badem kurabiyesi- aldım. (Babamı ayırmadım, onun favori
kurabiyesi yok J )
Daha sonra
Nişantaşı’na geçtim. Bu esnada yakın arkadaşım Aynur aradı ve “hadi Gamze bu
akşam bişiler yapalım” dedi. Ancak akşam için başka bir planım olması
dolayısıyla ertesi gün için sözleştik. Nişantaşı’nda işlerimi hallettikten
sonra eve döndüm.
Akşam için
çıkmaya hazırlanırken plan iptal oldu. Ben de kendime güzel bir kurabiye tabağı
ve bitki çayı hazırlayarak yeni bir kitaba başladım. Böylece Mehmet Eroğlu’nun “Issızlığın
Ortası” kitabı ile günü sonlandırdım.
dedenizle sohbet firsatiniz varken her anini doya doya yasiyorsunuz ne kadar guzel :)
YanıtlaSilEvet, ben de öyle düşünüyorum :)
SilNe güzel keyifli anlar, çay, kurabiye,kitap üçlüsü zaten süper...
YanıtlaSil