Bahçeye geçiş yaptığımızda Sadun Bora’nın dünyayı dolaştığı
yelkenlisi Kısmet bizi karşılıyor.
Kısmet ile ilgili hatıraların bir kısmı…
Bahçede nostalji sokağı olarak isimlendirebileceğimiz çok
güzel bir sokak bulunuyor. Burada eski tarz eczane, ayakkabı tamircisi, saat
tamircisi, oyuncakçı gibi dükkanlar görmek mümkün.
Bir eczane… Eczaneler bile zaman içinde ne kadar çok değişti. Çocukluğumda
sürekli gittiğimiz eczaneyi hatırlıyorum. Tezgahın üzerinde rengarenk kolonya şişeleri bulunur ve içeri girdiğimiz anda burnumuza kolonya kokusu çalınırdı. Eczane
demek o renkli sıvıların dolu olduğu cam şişeler demekti benim için. Tabi artık
o şişelerden eser kalmadı.
Atlı tramvaylar…
Kara tren…
Saltanat treni…
Tam trenlerin yanından ayrılacakken bu sefer başka bir taşıta
seyyar kamyonete rastlıyoruz.Çocukluğumda domaaaaates diye bağıran satıcının
sesi hala kulaklarımda J
Devam edecek…
Bazı bölümler Ankara'daki müzeye benziyor. Sevgiyle kalın.
YanıtlaSilÖyle mi?Bir gün yolum Ankara'ya düşerse orada da gezerim:)
SilMayıs ayı içerisinde bizde ziyaret edeceğiz inşallah özellikle çocuklara gezdirmeyi çok istiyorum.
YanıtlaSilNe güzel, şimdiden keyifli geziler dilerim.Ela bayılacaktır :)
SilÖzellikle çocuklar için çok ilginç ve gerekli bence. Eski zamandaki yaşam ile bugünkünü kıyaslayabilirlerse şimdiki yaşamlarının kıymetini daha iyi anlayacaklar. O atlara üzüldüm aslında tranvay kaç ton içindeki inasanlarla nasıl taşımışlar?
YanıtlaSilEvet o zamanlar öyleymiş maalesef...
SilEl pompalı o devasa kolonya şişelerinden eski satan tezgahlarda görmüştüm. Almamak için kendimi zor tuttum :)
YanıtlaSilRengarenk çok şirin duruyorlardı di mi?
Silayy tramvayları görmeli yaaa :)
YanıtlaSil