Hem bu şarkıyı severim hem İstanbul’u. Tabi ki tepelerden
İstanbul’a bakmayı da severim ama en çok Pierre Loti’den İstanbul’u seyretmek
keyif verir bana. Müze sonrası rotamızı Pierre Loti’ye çevirdik. Yağmur
damlaları arabanın camına vururken az sonra Pierre Loti’de olacak olmanın
heyecanı içimdeydi.
Vardığımızda mis gibi kokan leylakların içinden geçerek manzarayı seyre
koyulduk.
Boşuna altın boynuz dememişler…Üşüyene kadar manzarayı seyrettikten sonra hemen orada bulunan cafeye yöneldik. Küçücük ama samimi bir mekandı. Bana hafiften Kapalıçarşı’daki Şark Kahvesini anımsattı. Burada Yaseminella ile türk kahvelerimizi yudumlayarak sohbete devam ettik. Az ötemizde yer alan soba buraya kışın gelme fikrini aklıma getirdi. İstanbul karlar altındayken buraya gelip sıcacık sobanın yanına kurulup bişiler içmek çok hoş olur diye düşünüyorum. Evet benden bu kadar, keyifle kalın…
Pierre Loti Uzun zamandır gitmiyorum Sizde böyle güzel kareler paylaşınca heveslendim şimdi :) Annemi alıp gideyim hafta içi :)güzel hafta sonları :) Sevgiler
YanıtlaSilGitmediğim ama çok çok fazla bulunmak istediğim bir mekan. Fotoğraflar için çok tşkler :)
YanıtlaSilEn kısa zamanda gitmeniz dileği ile...
SilHoş bir yazı, ben de geçen yıl gidip yazmıştım.. :)
YanıtlaSilsevgiler, beklerim sayfaöa:))
ah ah bayılırım :) ordan bakınca bana orta avrupa gibi geliyor görüntü :)
YanıtlaSilDi mi, aynen öyle...
SilPier Loti'nin manzarasına bayılmıştım gerçekten. Bol bol foto çektirmiştik. Ne gezmiştik o zamanlar...Neresinden bakarsan bak İstanbul'u güzel şehir be Gamzecim :)
YanıtlaSilHem de çok güzel :)
SilÖzlemişim İstanbul'u.
YanıtlaSil